Yazdır

VI

FARQLI DİLLERDE QIRAAT

(Çeviriler)

Tercüme'nin Cewaz'ı:

Çeviri İçtihad'dır, Hata barındırır:

Çeviri Türler'i:

A.Harfî Çeviri:

B.Mânewî Çeviri:

Mânewî Tercüme'nin Şartlar'ı:

Çeviri Târih'i :

a.Nuzul Dönem'i:

b.Wahy Sonrası Dönem:

Dünya Dilleri'nde Qur'ân:

KÜRTÇE MEALLER

Qur'ân her Qawm'e kendi içlerinden Peygamber gönderildiğini söyler. Sağlıklı ve Qüven'e verici bir İletişim ancak böyle kurulabilir. Hz.Rasûl de Araplar'ın Meskun olduğu bir Bölge'de, Qureyş'in içlerinden bir Arap olarak Bis'et'e başladı. İnen Wahiy önce O'nun anlayabil­mesi, sonra da Qawmi'nin anlayabilmesi için "Arapça" Kalıplar'a döküldü. 41/el-Fussilet 3, 12/Yûsuf 2, 17/el-İsrâ 88, Âyetler'i Qur'ân'ın Arapça olduğunu Beyân eder. Mânâ ve Lafzen Allâh'tandır. 16/en-Nahl Sûresi'nde Qur'ân'ı bir Rum Genci'nden öğrendiği İddiası'nı Allâh, "O'nun Dil'i Yabancı'dır, Qur'ân ise Arapça'dır", diyerek reddeder. Muarızlar'ı bu Savunma'yı yalanlamamışlardır.

Allâh'ın Mesaj'ı  her Dil ve her Renk'ten İnsan'a Hitap eder. Bu Çeviri'nin Zorunluluğu'nu kanıtlar. 5/el-Mâide 44-48 de Zikr'i geçen 3 Kitap 3 Ayrı Dil'de Nâzil olmuştu.

Qur'ân bütün Peygamberler Qıssası'nı Arapça ile Hikâye eder. Oysa bütün Peygam­berler Arapça konuşan Kişiler değildir. Farqlı Diller'de, Farqlı Toplumlar'da Gündem'e getirilen Tewhidî Söylem'in İlâhî bir Çeviri ile Arapça'nın Kavramsal İmkanlar'ı içinde Bütüncül An­latımı'nın önemi Büyük'tür. Qur'ân, Allâh'ın Melekler'le, Şeytân'la ve Mahluqât'la olan Ko­nuşmaları'ndan bahseder. Bu İletişim'de O'nun İnsanlar'ın Konuşma Dilleri'nden olan Arapça'ya İlâhî Çevirisi'nin Qur'ân'da yapılmış olduğu açık'tır.

Qur'ân'ın Arapça olmasının bir 2. Anlam'ı, Qur'ân'ın İnsanlar'ın konuştuğu bir Dil ile kendini İfâde ettiğidir. Bu bakımdan bir Dil'in kendi içinde barındırdığı Anlatım Biçimler'i Qur'ân tarafından da kullanılıyor demektir. Yâni Kelimeler kimi zaman "Haqiqi" Anlam'da kimi zaman "Mecaz", kimi zaman "Sözlük Anlamı"yla, kimi zaman "Kavramsal" Anlamı'yla vs. Qur'ân İnsân Dili'nde olduğu gibi "Meseller" kullanır, hatta Atasözleri.. Qur'ân'ın yorum­lanışının Ana İlkeleri'ni de kendisi verir.

Tercüme'nin Cewaz'ı:

Çeviri Faaliyet'i sayesinde Milletlerarası Bilimsel, Kültürel ve Dilsel Tanışma Mümkün olur. Tercüme,  Toplumlar'ın hem İfsadı'nda hem de Islahı'nda Etkin Rol oynar.  Bu Konu'da Müstakil Risaleler yazıldığı gibi, Çeviriler'in başında, Ulumu'l-Qur'ân Kitapları'nda da Tartışmalar'ı yapıldı.

Ebû Hanife ve Arkadaşlar'ı Tercüme'den yanadır.

el-Buhârî, Tewrat'ın Tercümesi'ne Qıyas'la Qur'ân'ın Tercüme edilebilirliğine Dikkat çeker.

eş-Şâtıbî bu Konu'da İcmâ olduğunu söyler.

ez-Zemahşerî Keşşaf'ta 14/İbrâhim 4 Âyeti'nin Tefsiri'nde Tercüme'yi Zarurî görür.

Alûsî, Bursalı İsmail Haqqı, Ebu's-Suud, el-Gazâlî, ibnu Teymiye de.

Ezher'in Fetwa'sı:

Fetwa 1936 da geldi. Mısır Parlementosu bu Konu'da Qarar aldı. 4 Mez­hep'ten Ulemâ'nın Okey'i alındı.

Mustafa Merâgî Muhâlifler'i ikna için Bahsün fi Tercemeti'l-Qur'ân'il-Kerim ve Ahkamihâ Adlı bir Eser yazdı. 30/er-Rum 22 Diller'i, Allâh'ın âyetleri'nden sayar.

Çeviri İçtihad'dır ,Hata Barındırır:

Her çeviri çeviren'in iCtihadı'dır. Bu bakımdan hiçbir çeviri bütünüyle aslın aynısı ola­maz. Çeviri ard niyet taşımayan ellerde yapılmışsa okuruna Kitab'ın dünya görüşünü ka­vramada yardımcı olacaktır. O'nun getirdiği mesajın temel çatısını bu çeviriler yardımıyla fıkhetmek mümkündür. Bu İlâhî Hikmet'in İrşad'ı ile, Toplumsal Sorumluluklar üstlenme An­lamı'ndaki Hilâfet Misyonu'nu fıqhetme ve gereğince Bireysel ve Toplumsal Değişim'in  İşci'si olma Ameliye'si başlar. Orjinal Dil'in Bilgisini gerektiren Özel Huquqsal İctihadlar dışında Çeviri üzerinde Korkulu Tabular örmenin bir Hikmet'i yoktur.

Çeviriler Metn'in Semantik Derinlik, Etimolojik, Epistomelojik Yanı'nı çoğunlukla koruyamazlar.

Çeviri Hatalar'ı 3 Grup'ta toplanır[1]:

a) Arapça'yı İyi bilmemekten kaynaklanan Hatalar,

b) Modern İlm'in verilerini bilmemekten kaynaklananlar,

c) Türkçe İfade ve Sentaks Hatalar'ı,

Müfessir'den şunlara dikkat etmesi beklenir:

1-Arap Dili'nin ve Uslubu'nun İncelikleri'ne Wâqıf olmak,

2-Türk Dili'ni İyi bilme,

3-K.K.in bahsettiği Çeşitli Konular hawwında Yeterli Malumat'a Sâhip olmak,

4-Tefsirler'den yararlanırken Dikkatli olmak,

5-Allâh'ın Kelâmı'nı, Şahsî Kanaatlar'dan uzak, aslına Uygun bir şekil'de Tercüme'ye çalışmak

Çeviri Türler'i:

A.Harfî Çeviri:

Metn'e Sadaqat gösterilerek Kelime Kelime yapılan Mealler, Cümle Düzen'i ve Tertib'i aynı olacak şekil'de bir Metn'i bir Dil'den diğer bir Dil'e çevirmektir' der ez-Zerkânî [2]. Bu bir  Eş Anlamlı'yı diğerinin yerine koymaya benzer ez-Zerkanîye göre. Âlimler'in Büyük çoğunluğu bu tür bir Tercüme'nin Qur'ân için Câiz ve Mümkün olmadığını söylerler. Çünkü Aslî Kelam'ın Özellikleri'ni, Mânaları'nı ve kendisine özgü Espirileri'ni Koruma İmkan'ı yoktur' der el-Kettanî. Zira her Dil'in kendisine özgü bazı Dil Kurallar'ı ve Uslup Çeşitler'i vardır[3]. Bir şey'i bir Dil'den diğer bir Dil'e çevirirken 1.Dil'in tüm Özellikleri'ni ve içerdiği Mânâ ve Hedefler'i olduğu gibi 2.Dil'de korumak İmkansız'dır. Çünkü her Dil'in Tabiat'ı, Yapı'sı ve Özellikler'i ayrıdır. Mucize'si Uslubu'nda aranan bir Kitab'ın bu Özellikleri'nin Çeviri'ye yansıtılamaması Mümkün'dür el-Akk [4], el-Kettânî'ye[5] göre.

Her Kelâm'ın iki türlü Mânâ'sı vardır.

a.Direk Lafız'dan anlaşılan 1.Derece Mânalar

b.Aslî Mâna'dan fazla olarak anlaşılan 2.Mânalar' der ez-Zerkanî[6]. Bir Metn'i bir Dil'den diğer Dil'e çevirirken bu 2.Mânalar'ı korumak bazen çok zor; bazen de İmkansız'dır' der ez-Zerkânî[7]. ez-Zerkanî Harfi Tercüme'yi uzun uzadıya anlattığı Gerekçeler'le redderer[8]. Muhammed Bahit el-Mısrî de Karşıtlar'dandır. Bu nedenle Harfî Çeviri'nin Câiz ve Mümkün olmadığına varılmıştır: ez-Zerkanî[9], el-Akk[10], Şehhate[11], Itr [12].

B.Mânewî Tercüme:

Anlama dayanarak yapılan Mealler bu Grub'a girer.

Aslî Dil'in Kelime Düzeni'ne Bağlı kalmaksızın ve Aslın Uslubu'na Riayet etmeksizin bir Kelâm'ın Metin vb.inin Mânâsı'nı başka bir Dil'le açıklamaktır' der el-Kettanî[13], Şehhate[14]. Bu Tercüme'de amaç, Qur'ân'ın Mânâları'nı başka bir Dil'e aktarmaktır. Qur'ân Hidâyeti'nden ancak böyle Haberdar edilebilirler. Çevirmen'in anladığı Mânalar'ı kendi İfâdesi'yle Qur'ân'ın Lafızları'nı karıştırmaksızın Dil'e getirirdiler ez-Zerkanî [15]. ez-Zerkanî [16], Itr [17], el-Akk[18]  da Caizliği ile İlgili Görüşler yer alır. Şeyh Osman Abdulqadir es-S'afî ise Tercüme'yi şiddetle reddeder. el-Qur'ânu'l-Kerim, Bid'iyetu Tercemeti Elfâzıhı Adlı Eseri'nde ter türlü Tercüme'nin Câiz olmadığını İspat'a çalışır.

Mânewî Tercüme'nin Şartlar'ı:

a.Tercüme'nin Sâhih olabilmesi için Müfessir'de bulunması Şart koşulan Hususlar'ın Tercüme edecek olanda bulunması [19]

b.Tercüme'nin Tercüme yapacak olanın kendi Arzu ve İstekleri'nden Uzak olması .[20]

c.Tercüme edecek olanın her iki Dil'i iyi bilmesi, her iki Dil'in Uslubu'nu, Uslub'un Özellik ve Esprileri'ni iyi kavraması [21]

d.Tercüme edecek olanın  Müslüman, Âdil ve Güvenilir olması [22]

e.Tercüme'yle birlikte, Qur'ân'ın tam Metni'nin yayınlanmış olması. [23] Bu Yazarlar Tercüme'nin Harfî Tercüme olmadığının anlaşılması için, Qur'ân'ın Metn'i ile beraber Arapça Tefsiri'nin de yayınlanmasını ve Tercüme'nin bu Arapça Tefsir'den sonra verilmesinin gerektiğini savunurlar. [24] el-Akk'ın Mânewî Tercüme için başka Şartlar'ı da vardır.

C.Tefsirî Tercüme:

Şeyh Osman es-Sâfî bunu bile Qabul etmez[25]. Bu Qur'ân'ın başka Dil'deki Tefsiri'dir.

ibnu Quteybe ve eş-Şâtıbî'de Harfî Tercüme'yi reddederler, Tefsirî Tercüme'yi Qabul ettikleri sanılır. [26]

Çeviri Târihi Üzerine:

a)Nuzul Wasat'ı:

İlk Müslümanlar içinde Arap Kökenli olmayanların Varlığı biliniyor. Mekkî Dönem'de İslâm olan Bilâl, Habeşli'ydi. Suheyb Bizanslı, Sumeyye ise Hamidullâh'a göre Türk Soyu'ndandı.[27]

Medine'de Farsca konuşan Selman Müslümanlar'a katıldı.

Rasûl  a. İslâm'ı, Tebliğ Mektuplar'ı[28] ile Civar Qabileler'e duyurmaya çalıştı. Hamidullâh Arapça yazılan bu Mektuplar'ın  Hükümdarlar'ın hizmetinde çalışan tercümanlarca çevrildiğini söyler.[29] Rasûllerin kendi kavimlerinin dili ile gönderilmesini kendi elçileri için de sünnet bilerek içinde Qur'ân'dan Pasajlar da içeren bu Mektuplar Tebliğ Muhatapları'nın Dili'ne çevrilerek okun­muştur. Peygamber'in Etraf'taki Arap olmayan gayr-i Müsllim İdareciler'e yazdığı Dawet Mektupları'nda yer alan kimi Âyetler'in de O'nun Sağlığı'nda Tercüme edilmiş olacağı açık'tır. [30] Bu bakımdan Qur'ân Çevirileri'nin Târih'i Rasûl a.'e kadar dayanır.

ibnu Hacer el-İsabe'de Zeyd ibnu Sabit'in Rasul'ün Direktif'i ile İbranice ve Süryanice öğrendiğini naqleder.[31] Abdulhay el-Kettâni'nin et-Teratibu'l-İdâriye [32] Peygamber'in Rum, Pers, Kıptî, Yahudi ve Rumlar'dan gelen Mektuplar'ı çevirmek için Zeyd ibnu Sabit'i kendisine Tercüman edindiğini söyler. Hamidullâh İslâm'ın ilk Yılları'nda Çeviri Örnekleri'nden bahseder. İranlılar [33] Selman'dan 1/el-Fâtiha Sûresi'ni Farsca yaz­masını isterler, O da yazıp gönderir. es-Serahsî (490/1019) O'nun bunu Peygamber'e sunduğunu, Taswibi'ni aldığını kaydeder. [34]

b)Wahy Sonrası Dönem'i:

Kitlesel halde sâir Uluslar'ın islamlaşmasını müteakip Qur'ân'ın bütün olarak çevrilme Çalışmalar'ı başladı.

Hamidullah'a göre  İtalyan Guidi'nin bir Eseri'ne dayanarak  [35]ilk Çeviri h.127 de  Berberice'ye yapıldı[36]. Ama bu Bilgi'yi pek inandırıcı bulmaz.

Hamidullâh,   el-Cahız'ın[37] (h.255) Qur'ân'ı Öğrencileri'ne hem Arapça, hem de Farsca Tefsir eden Maruf Wâiz Mûsâ ibnu Seyyar Aswârî'den bahsettiğini söyler.

Yine Hamidullâh'a göre Buzurg ibnu Şahryar[38] h.270 e doğru Hindistan Dilleri'nden birine (Sind veya Multan Dil'i olabilir) Qur'ân'ın Tamamı'nın çevrildiğini söyler.

h.303 de ölen el-Cubbâî'nin Tefsiru'l-Qur'ân Adlı Eser'i Brockelmann'a[39] göre Huzistan Dili'nde yazılmıştır.

Samanoğulları'ndan Mansur ibnu Nuh (961-976) Zamanı'nda h.345 de bir Heyet Tarafı'ndan Qur'ân Farsça'ya çevrilmiş et-Tâberî Tefsiri'nin bir Özet'i de eklenmiştir. Bu Eser'in El Yazma Nüshalar'ı el'dedir. [40] Eser'in Önsözü'nde Tercüme'nin Târihçe'si ve Tercüme Heyeti'nin en Meşhur Üyeler'i zikredilir. Hamidullâh aynı Heyet'in Türkçe'ye yaptıkları Çeviri'nin iki ayrı Lehçe'deki Nüshaları'na Sâhip olduğumuzu söyler. İstanbul ve Leningrad'daki bu Nüshalar'ı bu Heyet'in çevirdiğini düşünür Prof.Togan. Eser'in Önsöz'ü bize gelmemiştir. [41] Çünkü Çeviri Heyeti'nde sadece Belh ve Buharalı değil, fakat Fergana ve İsbicab Tarafları'ndan da Maveraünnehirli Âlimler bulunuyordu.

Hamidullâh yapanı bilinmeyen aynı veya Yakın bir Devir'den gelen ve Browne'nin [42] Tawsifi'ni yaptığı bir diğer Farsça Çeviri'nin Cambridge'de olduğunu bildirir.

Surabâdî'nin yaptığı 400ler'in ortalarından kalma Farsça bir Çeviri vardır. İsferâinî (ö.471), Zahidî (519 da derlendi) yaptığı Farsça Çeviri Bugün'e ulaştı. [43]

Hıwace Abdullâh Ensârî h.520 de Tefsir'i ile birlikte Farsça bir Çeviri hazırladı. Eseri'ni kendisinden önce yazılmış 107 Âdet Tefsir'den yararlandığını söyler. [44]

Farsça Çevirmenler'den biri de ed-Dehlewî'dir.

ez-Zerkanî Qur'ân'ın  Bugün Dünya Dilleri'nden 121 Dil'e çevrildiğini söyler. İncil'in en Küçük Qabile Dille­ri'ne bile çevrildiği, Çeviri Dili'nin binlerle İfade edildiği düşünülürse, bütün Âlemler için gön­derilen son Risâlet'in Çevirisi'nde ne kadar geri kaldığımız ve Sorumluluk taşıdığımız anlaşılır.

Hamidullâh Alamgir Tahrik-e Qur'ân Adı'yla basılan Eseri'nde [45] 100 kadar Çeviri'yi tanıttı. Bu Diller'e yapılan Çeviriler'den Örnekler verdi. Eser, Qur'an in Every Language Adlı Eser'in 4.Neşri  Paris'te ayda bir yayınlanan France-İslam Dergisi'nde Diller Alfabetik Sıra'ya göre yayınlanacak. Bu Kitab'taki Diller'in Qur'ân Tarihi'nde [46]55 Avrupa Dili'nde yapılan Çeviriler'in bir Listesi'ni verir. Kitab, Baskı Yeri, Târihi ,Sayısı, Alfabesi ile. 55 Dil'de tam 888 Çeviri. Müslim ya da gayr-i Müslimler'ce yapıldı. Bazısı tam, bir kısmı kısmi Tercüme'dir. Kimilerinde İlaveli Açıklama Notlar'ı vardır. Büyük Çoğunluğu 1900ler'de yapılmıştır. Bu Çeviriler'in bazıları Tefsir Niteliği'ndedir. Bazıları Arapça, bazıları diğer Harfler'le yazıldı. [47] 1965 de Türkiye'de neşredilen Eseri'nde de Türkçe Çeviriler hakkında Bilgi verir.[48] Bu Eser Dr.Macid Yaşaroğlu tarafından Ekler'le yayınlandı .[49]

01.AFRİKAANS

02.ALJAMİADO

03.ALMANCA

04.ARAGON DİLİ

05.ARNAVUTÇA

06.AŞAĞI ALMANCA

07.BASK DİLİ

08.BOHEMYA DİLİ (ÇEKÇE)

09.BOŞNAKÇA

10.BRETON DİLİ

11.BULGARCA

12.ÇEŞİTLİ DİLDE

13.DANİMARKA DİLİ (DANCA)

14.ESPERANTO

15.ESTONYA DİLİ

16.FİN DİLİ (FİNCE)

17.FLAMAN DİLİ (FLAMANCA)

18.FRANSIZCA

19.FRİZON DİLİ

20.GAL DİLİ (İSKOÇYA)

21.GERKÇE (RUMCA)

22.HOLLANDA DİLİ (FELEMENKÇE)

23.İNGİLİZCE

24.İRLANDA DİLİ

25.İSPANYOLCA

26.İSVEÇCE

27.İTALYANCA

28.İZLANDA DİLİ

29.KATALAN DİLİ

30.KORSİKA DİLİ (CORCE)

31.CREOL DİLİ (CREOLE)

32.LAPLAND DİLİ (NORVEÇ)

33.LATİNCE

34.LATVİA DİLİ (letonca)

35.LEHÇE (Polca, Polonya'nın Milli Dili)

36.LEZBURGESCH DİLİ (Luxemburg)

37.LOWLAND DİLİ (İskoçya)

38.MACARCA

39.MALTA DİLİ

40.NORVEÇCE

41-PLATT-DEUTCH DİLİ

42.PORTEKİZCE

43.PROVANS DİLİ

44.ROMANŞ DİLİ (İsviçre)

45.ROMENCE

46.RUSÇA

47.SLOVENCE

48.SÜVETCE (Bak:İsveççe)

49.VOLAPÜK DİLİ

50.YİDİŞ

CORSE                     (Bak:Korsika Dili)

CREOL                     (Bak:Kreol Dili)

ÇEKÇE                     (Bak:Bohemya Dili)

DANCA                     (Bak:Danimarka Dili)

FLEMENKÇE          (Bak:HOLLANDA DİLİ)

HIRVAT-SIRP DİLİ (bak:Boşnakça)

JIDDISCH                 (Bak:YİDİŞ)

JÜDİSCH                  (Bak:YİDİŞ)

KARADAĞ DİLİ       (bak:Boşnakça)

KASTİLYA DİLİ        (Bak:İspanyolca ve Aljamiado)

LAPÇA                      (Bak:Lapland Dili)

LAPONYA DİLİ        (Bak:Lapland Dili)

LETONCA                (Bak:Latvia Dili)

MAKEDON DİLİ       (Bak:Boşnakça)

MONTENEGRİN (   Jradağ Dili. Bak:Boşnakça)

POLCA                      (Bak:Lehçe)

RUMCA                    (Bak:Grekçe)

SIRP-HIRVAT DİLİ (Bak:Boşmakça)

SIPPÇA                    (Bak:Boşnakça)

YIDDISH                   (Bak:Yidiş)

Dünyâ Dilleri'nde Qur'ân:

Bugün Dünya'da 3.000 Etnik Topluluk 8.000 Dil konuşulmaktta. 190 Ülke BM lere Kayıtlı. 1986 da Ekmeleddin İhsanoğlu Dünya'daki Qur'ân Tercümeler'i Bibliyoğrafyası'nı yayınladı. [50]

Alsamiado [51] 41

Grekçe                                             İlk Çeviri 800 lü yıllar          Filozof Nicetas[52]

İspanyolca   27 (15)

Latince          55 (36)                       İlk Çeviri: 1143  (41)   Robertüs Kete­nensis[53]

İtalyanca       16 (10)                       İlk Çeviri:1513

Almanca       61 (56)                       İlk Çeviri:1616

Fransızca[54] 72 (31)                       İlk Çeviri: 1647                     Le sieur de Ryer.[55]

İngilizce[56]     178 (51)                     İlk Çeviri:1694                      A.Ross.

Hollanda        7

Macarca        6

Portekizce   8

Rusca           15 (11)

Lehce (Polonya) 12

Sırp-Boşnak 31(7)

İşveç Dili       6

Süryanice                            İlk Tercüme Haccac ibnu Yusuf Zamanı'na ait[57]

Berberi  Dili                         İlk Çeviri Hicri 127/745? de

Urduca                                 300 den fazla[58]

Farsca                                  100 den fazla

Türkçe                                  194 (70 den fazla ,1927-1997 arası 50 Meal)

Kürtçe                                  İlk Çeviri hicri 223 (kısmi)

KÜRTÇE MEALLER

h223 de Aliyi Sindî Adlı bir Mecusi Kürt'ün Bayazıt Bestamî'ye gelerek Müslüman olduğu aktarılır. Bayazıd O'na Namaz'da okuması için Kürtce Sûreler öğretir.

1922 de Molla Muhammed Goranî tarafından 4 Ciltlik bir Tefsir yazılır. Iraq'ta yazılmış 12 Ciltlik Kürtçe bir Tefsir bulunuyor.

Patnos'lu Abdullah Varlı 1962 de başladığı Çalışma'yı 1994 de tamamladı. Çeviri 50.000 Adet basıldı. Diyanet Meal'e karşı Olumsuz Tavır takınarak Yurtdışı'na satışınında engellenmesini istedi.

Türkçe bir Meal'in de Sâhib'i olan Kürt Kökenli Ali Bulaç'ın bir Okuyucu olarak değer­lendirmesi şöyle:

"Kürtçe'nin Dil olarak Meal yapmaya Elverişli olup olmadığı ayrı bir Tar­tışma Konusu'dur. Ancak öyle de olsa bu Dil'in Sınırlı İmkanlar'ı Dâhili'nde Qur'ân Meal'i yapmanın mutlak bir Mahzur'u yoktur. Afrika'nın çok Zayıf Qabile Dilleri'nde dâhi Mealler yapılıyorken, bu Haqq'ı Kürtçe konuşan İnsanlar'a çok görmenin İzah'ı olmasa gerek. Kürt Gençler'i Kürtçe İnciller okuyup Hristiyan olması daha mı iyi?"[59]

"...Benim gözüme çarpan ilk önemli Hata, bu Meal'in Türk Dil Kurumu'nun Başı'nı çektiği "Öztürkçe" Dil Akımı'nın bir İz-düşümü olan "Özkürtçe" bir Dil'le yapılmış olmasıdır.

Hemen hatırlatmakta yarar var: Kürtçe de Türkçe, Farsca, Peştuca vd. Doğu Diller'i gibi bol miktarda Arapça Kelime'nin yer aldığı Müslüman bir Qawm'in konuştuğu bir Dil'dir. Kürtçe'yi konuşan Kürtler'in Ari olması, Sami Köken'den gelen Arapça'dan etkilenmesine Mâni değildir. Eğer Farsca'yı Kürtçe'nin daha gelişmiş bir Ana gövdesi qabul edersek, bugün Far­sça'da tahminler'in üstünde Arapça Kelime  olduğu bir gerçektir ve Farslar bundan gurur du­ymaktadırlar. Bu, Doğu'da konuşulan hiçbir Dil'in tamamen Orjinal olmadığını göstermektedir. Türkçe'de de çok sayı'da Arapça ve Farsca Kelime vardır bu Kelimeler Türkçe'deki Yerleri'ni Muhâfaza etmektedir.

Tabi ki Kelimeler'in ötesinde Anahtar Terimler çok daha Önemli'dir. Bu Terimler her Dil'de o Dil'i konuşan İnsanlar'ın Âlem Tasawwurları'nı, Dünya Görüşleri'ni, Hayât'a Bakışları'nı te­mellendirir. Bu Terimler çoğunlukla Kutsal Metinler'den Neşet ederler. Bu açıdan Farsca, Tür­kçe, Peştuca, Urduca ve Kürtçe'ye baktığımızda Kökenleri'ni Qur'ânî olan çok sayıda Arapça Terim'in bu Diller'de yer aldığını görürüz ki bu çok da iyi bir şey'dir.

Varlı ise, Kürtçe'nin ne kadar Orjinal, Yeterli ve hatta diğer Diller'e nazaran üstün ol­duğunu İspat etme Kaygısı'yla Mümkün mertebe Arapça veya Türkçe Kelimeler'e yer ver­memiş, İslam Dini'nin Temel Kavramları'nı dahi Kürtçeleştirme Yolu'na gitmiştir. Ben Allah Ke­limesi'nin yer almadığı bir Meal'i ne Tasawwur edebilirim ne Sıhhatli Qabul edebilirim. Varlı, ısrarla Allâh yerine Yezdan Kelimesi'ni kullanmaktadır. Halbuki Yezdan başka, Allâh başkadır. Sözgelimi Lâilahe illallah'ın Meali'ni yapmaya çalışırsak "Yezdan'dan başka Yezdan yoktur" olur ki bu "Allâh'tan başka Yezdan (İlah) yoktur" Meali'nden çok Farqlı bir şey'dir. Yine İngilizce Mealler'de  dahi Sûre İsimleri'nin Orjinaller'i Muhafaza edilirken, Kürtçe Meal'de Sûre İsimler'i Kürtçeleştirilmiş ve Ucube şekil'de "İnek, Demir, Duman" vb.Sûre İsimler'i çıkmıştır.

Bir başka husus bazı Kelime ve Âyetler'den Hareket'le Kürtler'in Târih'e Müdahil oluşlarına aranan Mesnet'tir. Mesala Varlı'ya göre Qur'ân'ı dinlemeye gelen bir "Cin Taifesi" Kürtler'in Cunuki Âşireti'nden başkası değildir. Cunukiler çok Erken Dönem'de gelip Qur'ân'ı dinlemişler ve Müslüman olmuşlardır. Elbette Cinler ile Cunukiler arasında bir Analoji dahi kurulamaz.

Bir Meal sadece ve İhlasla-Kürtçe Meal'de İhlas Kelime'si dâhi kürtçeleştirilmiştir- Din'in gayelerine Hizmet etmek üzere hazırlanır. Eğer bundan Ulusculuk gibi gayeler gözeti­lirse, bu Din'in İstismarı'na yol açar. Bence bu Konu'da Müslüman Türkler Başarılı bir Sınav verdiler ve elan vermeye devam etmektedirler. Bütün Müslüman Qawimler içinde Arapça Menşeli İslâmî Kavramlar'ı Muhafaza etmek için Büyük bir Mücâdele veriyorlar. Bir zamanlar Osmanlıca'nın Sâhip olduğu Görkem bu İslam'a Kompleksiz Bağlılığın bir Tezahürü'ydü."[60]

Bibliyografya:

-/el-Beyan ve't-Tebyin, I,139

-Abdulhay el-Laknavî/ Hidaye (Delhi 1915, s.86 not.1)

-Brockelmann/GAL, Supplement kısmı c.1 s.342, (aktaran Hamidullah age.)

-Bulaç,Ali/ Yeni Şafak 5 Temmuz 1995..

-Buzurg ibnu Şahryar/ Merveilles de l'Inde et de la Chine (Fransızca'ya çeviri. S.2-3)

-Çiçek,M.Halil/20.Asırda Qur'an İlimleri Çalışmaları,1996,İst,s.229-234

-Edouard Montet , Fransızca Meal, Cenevre Üniversitesi Prof.

-es-Serahsi/el-Mebsut' (1983, İst, c.1.s.37)

-Fatıma Zaide , Meal 1861 ,Lizbon

-Guidi/Muhadarat Edebiyyati'l-Coğrafiyye, s.66 (Kahire Üniversitesi'nde Müslümanlarda coğrafyai lmi hakkında verdiği dersleriden oluşan bir külliyat)

-Hamidullah, Muhammed, Qur'ân'ı-Kerim Tarihi, ç.Salih Tuğ, İst, 1993 s.101-102,s.107

-Hamidullah, Muhammed,/ Ç.Sait Mutlu, Qur'anı Kerim Tarihi,İst, Yağmur yay.

-Hamidullah,M./İslam Peygamberi, İst, 1991 (5.bas.), Paragraf 315,1313.

-IRCICA tarafından h.1406 da yayınlanan World Bibliography of Translation of the Meanings of the Qur'an, Ptinted Translations, 1515-1980 (Haz. İsmet Binark ve Halit Eren; yay. E.İhsanoğlu) İst, 1986

-Maracci, 1968

-Marmaduke Pickthall,

-Mingana /(An Anvien Syriac Translation of the Kuran, Manschester 1925

-Storey/Persian Liteature, I,No.3-4 (Hamidullah'tan naklen)

-Storey/Persian Literature, I, No.1 e göre Ayasofya 87 ve Dresten 22)

-Tacu'ş-Şeria/ Nihayetu Haşiyeti'l-Hidaye şde öyle anlatır:

-Vincent Monteil, L'Islam, Paris 1963,s.8)

[1]          Salih Akdemir

[2]          (c.II s.111)

[3]          (s.213)

[4]          (s.468)

[5]          ( s.312-313)

[6]          (c.II s.121-122)

[7]          (c.ll, s.17-19)

[8]          ( c.II, s.40-49)

[9]          (c.II s.40-49)

[10]         (s.468)

[11]         (s.264)

[12]         (s.221)

[13]         (s.313)

[14]         ( s.263)

[15]         (c.I s.31)

[16]         ( c.II, s.29-35)

[17]         ( s.222)

[18]         ( s.479)

[19]         ( Şehhate s.283), Itr ( s.223)

[20]        (Şehhate, s.283), ( Itr, s.224)

[21]         (el-Akk, s.478), (Şehhate 283), (Itr, s.224)

[22]         (el-Akk, s.474)

[23]         ( Itr,s.224, Şehhate, s.283)

[24]         ( el-Akk, s.475-477)

[25]         ( el-Qur'ânı'l-Kerim Bidiyyetu Tercemetihi, s.119-132, 1994,Beyrut).( ez-Zerkani, s.29, Şehhate, s.269)

[26]        ( eş-Şatıbî, el-Muvafakat, II.44-46).

[27]         Hamidullah,M./İslam Peygamberi, İst, 1991 (5.bas.), Paragraf 315,1313. Yine Hamidullah, Qur'an Tarihi,.Tuğ S. s.107 de:'Belazurî bu hanımın Kesker'li olup, evinde Bamih ismiyle çağrıldığını söyler. Bu Pamuk'un bir dialektiği olabilir. İran'lı bir satrap (marzuban) tarafından Taif'li bir tabiine hediye olarak takdim edilmiştir.'

[28]         Bizans (İstanbul), Medayin, İskenderiye, Aksum gibi.

[29]         Hamidullah, Muhammed, Qur'ân'ı-Kerim Tarihi, ç.Salih Tuğ, İst, 1993 s.101. Aynı kaynak bu çeviriler hakkında elimize bir kaynağın geçmediğini söyler.

[30]         Hamidullah,M./

[31]         M.Hasan Hacevî'nin nakline göre.

[32]         ( Beyrut, c.1.s.202-203)

[33]         Arap yarımadası'nın güney-doğu bölgelerinde yaşayan İram  müstemleke toprakları fethedilmişti. (Hamidullah age.)

[34]         es-Serahsi/el-Mebsut' (1983, İst, c.1.s.37) 'İmam Ebu Hanife, diğer dillere çevirisi yapılmış ayet tercümelerinin günlük namazlarda okunabileceği görüşündedir. Buna izin verilmiş olduğu fikrini savunuyordu, çünkü, sahih hadislerde rivayet edildiğine göre, İranlılar Selman'a yazdıkları bir mektupta, O'ndan Fatiha suresinin Farsça'ya bir çevirisini yapıp kendilerine göndermelerini istediler.' Bu alıntıyı yapan Hamidullah O'na dayanarak çeviri  metnini de sunar:

Ba-nam-i Hudavend-i bahşayende-i bahşayişkar (Pek cömert, pek âlicenab olan Tanrı'nın adıyla) Hamidullah, Muhammed, Qur'ân'ı-Kerim Tarihi, ç.Salih Tuğ, İst, 1993 s.101-102: 'Bu çeviri, Arapça Qur'an metnini, yine Arap dilinde ve Fars alfabesine göre Tranktipsiyonu değildir. Yine es-Serahsî'ye göre Farslar, ağız ve hançereleri Arap dilinin esas özelliklerine uyum sağlayıncaya kadar bu çeviri ile ayet metinlerini günlük namazlarda okudular.

Olaydan bahseder diğer bir kaynak Tacu'ş-Şeria/ Nihayetu Haşiyeti'l-Hidaye şde öyle anlatır: 'Bu müracaat üzerine Selman'ın Rasulullah'a başvurduğu ve O'nun kabul ve tasdiki üzerine Qur'an'ın bu 1.Suresini Farsça'ya çevirdi' Hamidullah bu bilgi için bizi Abdulhay el-Laknavî'nin Hidaye adlı eserinin Hindistan baskısındaki (Delhi 1915, s.86 not.1) haşiyesi'nde görülen Salat bölümüne gönderir.

[35]         Guidi/Muhadarat Edebiyyati'l-Coğrafiyye, s.66 (Kahire Üniversitesi'nde Müslümanlarda coğrafyai lmi hakkında verdiği dersleriden oluşan bir külliyat)

[36]         (age.s.102-121)

[37]         /el-Beyan ve't-Tebyin, I,139

[38]         Buzurg ibnu Şahryar/ Merveilles de l'Inde et de la Chine (Fransızca'ya çeviri. S.2-3)

[39]         Brockelmann/GAL, Supplement kısmı c.1 s.342. (aktaran Hamidullah age.)

[40]         Hamidullah çeviri hakkında şöyle der:'Bunları tedkik ettiğimizde, bu tercümeyi yapanların Arapça'yı çok iyi bildiklerini görürüz.'

[41]         Hamidullah belki de bu çeviriyi tek kişi yaptı der. Bu Farsca Taberî tefsirinin de Türkçe'ye çevrildiğini söyler. (Storey/Persian Literature, I, No.1 e göre Ayasofya 87 ve Dresten 22) Bunun tarihi daha geç döneme aittir. Hamidullah Ayasofya'da bahsedilen numaraya baktığında sadece Farsça çeviriyi bulduğu için verilen bilginin yanlış olduğunu düşünür.)

[42]         JRAS, Londra 1894, s.417-524.deki  madde.

[43]         Storey/Persian Liteature, I,No.3-4 (Hamidullah'tan naklen)

[44]            (Hamidullah age.)

[45]            (3.baskısı 1947 de Dekkan Eyaleyi Haydarabad şehrinde)

[46]         (s.126-212)

[47]         Çiçek,M.Halil/20.Asırda Qur'an İlimleri Çalışmaları,1996,İst,s.229-234

[48]         Ç.Sait Mutlu, Qur'anı Kerim Tarihi,İst, Yağmur yay.

[49]         (1991, DİBY)

[50]         İstanbul'da 1976 da İKO kararıyla kurulan ve Uluslararası  nitelikteki  IRCICA tarafından h.1406 da yayınlanan World Bibliography of Translation of the Meanings of the Qur'an, Ptinted Translations, 1515-1980 (Haz. İsmet Binark ve Halit Eren; yay. E.İhsanoğlu) İst, 1986

[51]         Hamidullah'ın söylediğine göre hidayete erip Müslüman İspnyol asıllı Endülüs ahalisi bir çeşit Romans dialektiğini Arap alfebesi ile yazyıyorlardı. İspanyolca da da Mosiscos adı verilen bu Müslümanların meydana getirdikleri edebiyata el-A'camiyye'den bozma Alijamiado denir. (Qur'ân Tarihi s.126)

[52]         Patrolıgia Graeca'da görülen bazı polemik yazıları vardır. Kısmi çeviri yapmş, geri kalanın da bir özetini vererek Qur'an üzerine ilk rasyonel kritiği yapmış. (Vincent Monteil, L'Islam, Paris 1963,s.8)

[53]         En iyi tercüme ise Maracci'ninki olup 1968 de basıldı der Hamidullah.

[54]        Qur'ân'ı Fransızca'ya çeviren Cenevre Üniversitesi Prof. Edouard Montet şöyle der önsözünde: ".Arapça Qur'ân'ı bilenlerin hepsi, bu dini Kitabın güzelliğini, uslubunun son derecedeki mükemmelliğini tebcil etmekte ittifak edeceklerdir ki Avrupa dillerindeki bütün tercümeler, bunu hissettirip ifade etmek imkanından mahrumdurlar."

[55]         Hamidullah 1861 de Lizbon'da yayınlanan Fatıma Zaide çevirisi hakkında şöyle der: ' Bir kaç şarlatan tarafından ortaya konmuş, görünürde Müslüman olduğu iddia edilmiştir. İlk sure hariç, kalanlar Qur'an metninin karmakarışık tercümeleri ve hatta Qur'an metnine tamamen yabancı metinlerden ibarettir, ekser yerlerde belli bir surenin ayetleri, normal sırasından çıkıp karışmış ve hatta diğer surelere ait ayetler bir diğerinin içine katılmış vaziyettedir. Aynı zamanda, Surelerin nazil oluş sırasına göre de bir nizamlama işine teşebbüs edilmiştir ki bu gayret ona, Avrupa'da bu biçimde ayetleri iniş sırasına göre sıralayan ilk tercüme vasfını kazandırmaktadır. Kelime kelime tercümenin yapıldığı yerler pek azdır. Hepsinden de tuhaf olan çevirmenin adıdır:' Fatma Zaida Djare- Odalyk-Doul den Baniamin Zahide Agha'  Herhalde doğrusu şöyle olmalı: Fatma Zaide (bundan sonraki kısım çok kötü bir Türkçe'yi andırmaktadır:'Bünyamin Ali Efendi Ağa'dan dul Cariye-Odalık.' Bir kere Türkçe'de bir kimse için ya efendi veya aga kullanılır, ikisi birden olamaz; keza ya cariye veya odalık denir. Acaba bu Bünyamin Ali bir muhtedi Yahudi midir? Her neyse, gerçekte notlarda ve önsözde İslam müdafaa edilmekte, mütercim sıfatıyla geçen Fatıma'dan mervi olarak kendisinin Müslüman olduğu nakledilmekte ve hem latince ve hem de İtalyanca bildiği iddia edilmektedir.

[56]        İngilizce mütercimi Marmaduke Pickthall: "Qur'ân tercüme edilemez... Bu çeviri mukaddes Qur'ân değildir. O taklid edilemez senfoni, insanı göz yaşlarına ve vecde boğan ifade bu tercüme de yoktur. Bu sadece Qur'ân'ın mealidir. Ne Arapça Qur'ânı'ın yerini tutar, ne de O'nun şumullü manasını ifade edebilir."

[57]         Hamidullah: 'Manchester'li Mingana'ya bakacak olursak, Qur'an'ın bazı kısımlarını zikreden ve bunlara cevap vermek maksadıyle oluşturulan Süryanca bir eserin fragmanalrı, Hicri ilk asrın 2.yarısından kalmadır. (An Anvien Syriac Translation of the Kuran, Manschester 1925 (m.1171 de ölen Dionysius Bar Salibi, Halife Abdulmelik devrinde ve vali Haccac zamanında Süryanca bir Qur'an çevirisinin olduğunu doğrular.)

[58]         Hamidullah,M/Qur'an Tarihi. s.103

[59]         Bulaç,Ali/ Yeni Şafak 5 Temmuz 1995. Sabah Kara, Kürtçe'nin Türkçe'den daha zengin bir dil olduğunu savunur.

[60]         Bulaç,Ali/ Yeni Şafak 6 Temmuz 1995