Yazdır

 

 IV

QUR'ÂN'IN RASÛL ZAMANI’NDA OKUNMASI

F A R Q L I  H A R F L E R

 (Yedi Harf’le Nuzul)

 

İlgili Literatür:

Qur’ân’ın İndiği Dil ve Lehçe:

Yedi Harf:

Harf ne demektir

Yedi  ne demektir

 

A-VECH KURAMI

B-LEHÇE ve ŞİVE YORUMU

C-EŞANLAMLI KELİMELER YORUMU

Yedi Harf, Qıraat Konu’su ile İlgili Olmayabilir mi

 

YENİ BİR YAKLAŞIM

1-Peygamber'in Farqlı Qıraatlar’ı Ayrı Ayrı Okumuş Olması Mesele’si

2-Qıraatlar’ın Ayrı Ayrı Okunmasına İhtiyaç Bulunması Mesele’si

3- Peygamber'in Konuştuğu Lehçe Mesele’si

4-Qur’ân'ın Okunmasına Katkı Mesele’si

 

Yedi Harf Bugünkü Mushaflarda var mı

 

14/İbrâhim 4 "Biz  gönderdiğimiz her Peygamber'i, ancak kendi Qavwmi’nin diliyle gönderdik. "

Aşağıdaki Âyetler’de Qur'ân'ın Arab Dili’yle wahyedildiğinden bahsedilir:

48.20/TaHa 113: ‘Böylece biz O'nu, Arapça bir Qur'ân olarak indirdik ve O'nda korkulacak Şeyler’i türlü Şekiller’de açıkladık umulur ki İttiqa ederler ya da onlar için Çğüt olarak düşünme/Zikr oluşturur.

51.26/eş-Şuara  192-195:" Bu Qur’ân, Âlemler’in Rabbi'nin indirmesidir. Uyaranlardan olasın diye, onu Cibril, açık bir Arap Dili’yle senin Qalbi’ne indirdi."

57.12/Yusuf 2: ‘Biz onu anlayasınız diye Arapça bir Qur’ân olarak indirdik.’

64.39ez-/Zümer28: ‘Çarpıklığı  olmayan Arapça bir Qur'ân'dır. Umulur ki İttiqa ederler.’

66.41/el-Fussilet 3: ‚Bilen bir Qawim için Âyetler’i  Fasıllar halinde açıklanmış Arapça Qur’ân olan bir Kitap'tır.’

67.42/eş-Şura 7: ‘İşte Biz sana, böyle Arapca bir Qur'ân wahyettik. Şehirler’in Anası’nı ve Çevresi’nde olanları uyarman için ve kendisinde şüphe olmayan Toplanma Günü'yle de uyarman için. Bir Bölüm’ü Cennet’te, bir Bölüm’ü de çılgınca yanan Ateş’in içerisindedir.’

6843./ez-Zuhruf 3:’Gerçekten Biz onu, belki Aqlınızı kullanırsınız diye Arapça bir Qur'ân kıldık.’

71.46/el-Ahkaf 12:’Bundan önce de, bir Önder ve bir Rahmet olarak Mûsâ'nın Kitab'ı var. Bu, da, zulmedenleri uyarmak ve İhsan’da bulunanlara bir Nüjde olmak üzere, doğrulayıcı ve Arapça dil’de bir Kitap'tır.’

 

İlgili Literatür:

 

Ulumu’l-Qur’an üzerine yazılan eski ve yeni bir çok eserin en girift konularından biridir.[1] Yedi Harf, Yedi Qıraat üzerine geliştirilen bir çok açıklayıcı kuram, konunun daha da karışmasına sebeb olmaktadır. Genellikle bu ve irtibatlısı olarak ilgili kitaplarda ele alınan konular şöyledir: Lehçeler, qıraatler, Qur’an’ın kaç harf(lehçe) üzere nazil olduğu, yedi harf meselesi, mütevatir qıraatlerle yedi harf ilişkisi, qıraat ilmi ve ilgili konular, sened yönünden kıraatin çeşitleri, qıraatın tedvini ve ravileriyle meşhur oluşunun sebebleri, resmi Osmanî ve Qur’an’ın noktalanması, Qur’an’ın yazıldığı lehçe ve yazı türü, Osmanî Mushaf’ın noktalanma ve harekelenmesi,  Qur’an’ın cem’i, Qıraatı Seb’a,  Yedi Harf üzerine nuzul, Qur’an’ın uslubu, Qur’an’ın cem’i, Qur’an ahdi risalette yazılmıştır, Mushaf’ın tertibi, Qıraat ve Qurra, İhtilafu’l-Mesalif, , Nebevî dönemde Qur’an’ın yedi qıraatla okunabilme ruhsatı, ‘Qur’an yedi harf üzere nazil olmuştur’ hadisindeki yedi ve harf kelimelerinin manaları, Osman’ın cem’ ederken sadece mütevatir olanı cem edişi, bir harfin ref’ veya nasbla okunmasındaki  ihtilafın ahrufu seb’a kapsamına girmeyişi, meşhur qıraat imamlarının qıraatlerinin yeterli olduğu, İlmî otoritelerden ileri gelen qıraatlerin Osman’n Mushaf’ına uygunluğu, Osman’ın Mushafı’nın hattına muhalif sayılmayan qıraatler, qıraatlerin dil kurallarına değil sağlam nakle dayandığı, qıraatlerin rivayete değil ictihada dayandığını iddia edenler, yedi qıraat imamlarının senetlerinin mütevatir veya ahad oluşu, şaz qıraatların incelenmesi, Peygamber’den sıhhatli bir şekilde nakledilen qıraatleri kabul etmenin vacib olması, fıqıhcıların ihtilaflarından kaynaklanan Qur’an’ın ihtilafı, qıraatleri kişilere nisbet etmenin anlamı, qıraatlerin ihtilafının çeşitleri ve sonuçları, qıraatlerin tevatürü ile ilgili görüş ve değerlendirmeler, Qur’an’ın yedi harf üzere nazil oluşu, Qıraat ve Qurra, Yedi harf üzere nuzul, bu konuyla ilgili eleştiriler ve son olarak qıraatler ve yedi qıraat imamlarının biyografisi., Yedi Harf ve Qıraat Meselesi, Qur'an'ın Yedi harf üzerine inmesi ve okunması,Qur’an’ın yedi harf üzere nazil oluşu...’

 

 

 

Qur’an’ın İndiği Dil ve Lehçe

 

 Rasûl a. Arabların Qureyş boyundandı. Bu nedenle Qur’ân'ın merkezî lehçesi Qureyş diyalektiğidir. [2] Mushaf'ın derlenmesi sırasında Osman ibnu Affan Komisyon'un dikkatini bu noktaya çeker: "Siz, Zeyd ile Qur’ân'da herhangi bir şey hususunda ihtilafa düşerseniz onu Qureyş lisanı ile yazınız."[3]

 

 

              Bu merkezî lehçe dışında Ebu Bekr el-Vasıtı (431/1039) Qur’ân'da yer yer 40 yakın diğer lehçelerin sözcüklerinin de görüldüğünü kaydeder.[4]

 

              Ayrıca diğer dillerden Arabça’ya geçip kimi arablaşmış kelimelerde Qur’ân'da yer alır.[5]

 

 

 

              İbnu Hibban (354/965) [6], İbnu Kesir (774/1373) [7] gibi kimi alimler , muhatabı Mekkeliler olan 54/el-Qamer 7 ayetini, farklı qıraatların vahiy olduğunun delili olarak kullandılar. "Biz Qur’ânı tezekkür edilebilmesi için kolaylaştırdık, o halde tezekkür eden yok mu?"

 

              6/el-En'am 137 ayetinde İbnu Amir (118/736) okuduğu qıraati savunurken, İbnu'l-Mü­neyyir el-İskenderî (683/1284) şöyle der: "Peygamber bu qıraati kendisine indirdiği şekilde Cibril'e okumuştur. Sonra onu mütevatir olarak rivayet eden imamların sayısınca okumuştur."

 

              Bu açıklama Peygamber'in vahyi farklı okuma biçimlerinde aldığı ve öylece oku­duğu inanışının ürünüdür.  Abdulvehhab es-Sübki (771/1370) şöyle der: "7 qıraat üzerine bina edilen 3 qıraat dinde zaruri olarak bilinmemektedir ve Rasulullah'a inmemiştir."[8]

 

              İbnu'l-Cezerî: "Qur’ân imale ve tefhim ile inmiştir. Allah Qur’ân’ı imale ile indirmedi diye iddia edebilen kişi yanılmaktadır. Bunun gibi, hemzenin, nakil ve idgamlı okunuşların­daki gibi yumuşatılarak, ra ların inceltilerek ve lam’ların kalınlaştırılarak okunmasının Yedi Harften kaynaklandığı ve Araplar'ın lehçelerinde de bulunduğu bilinmektedir." 

 

              "Arap kabileleri arasında kelimeleri ve harflerini telaffuzda farklılık bulunmaktaydı. Onların arasında idgam eden-izhar eden, ihfalı ve ihfasız konuşan, imale yapan, fethalı söyleyen, tefhim eden-terkık eden, medli konuşan- kasır yapanlarla daha bunun gibi çeşitli konuşma farklılıkları gösterenler vardı. İşte Allah, insanın kaçınması zor olan bu farklılıklar karşısında, Qur'an'ın getirmiş olduğu bu din yolunu, girmek isteyenlere kolaylaştırmak bakımından ve bu dinde her zaman kolaylık dini olduğu için Peygamber'ine Qur'an'ı her kabilenin kendi lehçe ve şivesine göre okutmasını emretti."

 

              Yine İbnu Cezerî der ki: ‘Sabit olduğu gibi Qur’ân yedi kapıdan yedi harf üzere inmiştir. Qur’ân’dan önceki kitaplar ise bir kapıdan bir harf üzere inmiştir. Bunun sebebi diğer Peygamberler kendi kavimlerine gönderilmişlerdi. Rasulullah ise beyaz, siyah, Arap Arap olmayan bütün milletlere gönderildi. Qur’ân kendi dilleriyle gönderilen Arapların lugatları değişikti. Onlardan birine kendi lugatından diğerinin lugatına geçmesi zordu, hatta onlardan bir kısmının buna gücü yetmez ve öğrenemezdi. Hadislerde de işaret edildiği gibi onların arasında kitap okumasını bilmeyenler vardı. Eğer onların dillerini bırakmaları ve başka lisana geçmesi istenseydi bu, altından kalkılmaz bir yük olacaktı.’

 

              Mekkî (437/1045): " İmamların tercihlerinin büyük çoğunluğu, üç esasın kendisinde bu­lunduğu qıraatlardır: Arapça'ya ve Mushaf'a uyması yanında halkın okuduğu qıraat ol­masıdır. Qıraat imamlarının tercih ettiği qıraat, Medineliler'le Kufeliler'in okunmasında birlik sağladığı qıraatlardır. İşte bu durum, onlar için tercih yapmayı gerektiren güçlü bir delildir. Bazan da Harameyn halkının okunmasında birlik sağladıkları qıraatı tercih etmişlerdir. Ba­zan da Asım ile en-Nafî'nin okunmasında birlik sağladıkları kıraatları tercih etmişlerdir. Bu iki İmam’ın qıraatı, qıraatların en üstünüdür. Sened itibariyle en sahih olanı ve fasih Arapça’ya en uygun olanıdır. Özellikle Ebu Amr ve el-Kisaî qıraatları fasih olarak okunan qıraatlardır."

 

              Ebu Amr ed-Danî (444/1052):  "Çünkü qıraat, kabul edilmesi, kendisine dönülmesi ve uyulması gerekli olan bir sünnettir."[9]

 

              ez-Zerkeşî(794/1391): "Bu mesele böyledir. Çünkü qıraat Rasulullah'tan rivayet edilen bir sünnettir. O'ndan rivayet edilmeyen okuyuş qıraat olmaz."

 

              el-Beydavî'de (685/1285 ) qıraatlarda vahiy unsuru görmez. 5/el-Fatiha'da "Melik  ¬t¬7@«8 "i kır­aatını tercih eder, bunun Harameyn qıraatı olduğunu söyler.

 

              et-Taberî (310/923)de benzeri tercihlerde bulunur. 9/et-Tevbe 100 de "vel-Ensar   ¬‡@«M²9Ïž¿!«: " kelimesinin hem meksur, hem de merfu olarak okunduğunu belirttikten sonra "merfu qıraati tavsib ettiğini" belirtir. 109.ayette geçen (        ) kelimesinin hem ma'lum hem mechul si­gasıyla okunduğunu ve bunların sahih qıraatlar olduğunu belirttikten sonra, ayetteki  (       ) sıla kelimesinin mevcudiyetini dikkate alındığında bu kelimenin, ma'lum siga ile okunması benim hoşuma gider" der.

 

              İbnu Hanbel'de Hamza qıraatı hakkında: "Medlerin uzatılarak okunması ve benzeri farklılıklar hoşuma gitmiyor" der.[10]

 

              Ebul Hasan Ali ibnu Abdulkafî "Bu 10 qıraatın kendi aralarında birbirlerinden farklılık gösteren her bir harfinin Peygamber'e indirilmiş olduğunun dinde açıkca bilindiği gerçeğine ancak bir cahil karşı çıkabilir." der.

 

 

 

Yedi Harf

 

 

 

              es-Suyutî  vahyin Yedi harfle inişi üzeine 21 sahabeyi tanık getirir:

 

 

 

              -Ubey ibnu Qa'b[11]

 

              Ubey ibnu Qa’b'dan gelen rivayetlerin sayısı 20 yi bulmaktadır. O'nun İbnu Mes’ud ile olan okuyuş farklılıklarını Rasûl'ün hoş karşıladığı nakledilir. [12]

 

              Ubey'den nakledilen enteresan bir rivayetin özeti şöyle :"Mescid’de farklı qıraatte namaz kılan kişileri Rasûl'e şikayet ederler. Onları dinleyen Rasûl hepsinin okunuşunu da beğenir.  Ubey bu durumdan  rahatsızlık duyduğunu söyler. Rasûl O'na bu tür farklı okunuşları kendisinin Allah'tan taleb ettiğini ve kabul edildiğini söyler.[13]

 

              -Enes ibnu Malik

 

              A'meş'in nakline göre bir keresinde Enes ibnu Malik 73/el-Müzzemil 6 daki     ­•«Y²5Ï!«:    keli­mesi  (  )          diye okumuştu. Yanlış okuduğunu hatırlatanlara  (              ) hepsi de birdir diye cevap verdi.

 

              -Huzeyfe el-Yeman[14]

 

              -Zeyd ibnu Erkam[15]

 

              -Semure ibnu Cündeb

 

              -Süleyman ibnu Surad

 

              -Abdullah ibnu Abbas[16]

 

              -Abdullah ibnu Mes’ud[17]

 

              İbnu Mes’ud'dan şöyle nakledilir:  "Qurra'nın qıraatini dinledim ve onları birbirine yakın buldum. Öğrendiğiniz gibi okuyunuz.  Münakaşa'dan sakınınız. Bu sizden birinizin -gel- anlamında "                  " ekbil, hellum, teala " demesi gibidir.[18]

 

              İbnu Mes’ud'un 44/ed-Duhan 43-44 geçen " el-esim"     lafzını okuyamayan birine "taamu'l-facir     " okuması için izin verdiği naklederler.[19]

 

              -Abdurrahman ibnu Avf

 

              -Ebu Hureyre[20]

 

              -Ummu Eyyub

 

              -Osman ibnu Affan[21]

 

              -Ömer ibnu Hattab[22]

 

              -Amr ibnu Ebi Seleme

 

              -Amr ibnu’l-As[23]

 

              -Muaz ibnu Cebel

 

              -Hişam ibnu Hakem

 

              -Ebu Bekre

 

              -Nufey ibnu el-Haris

 

              -Ebu Cuheym el-Ensari

 

              -Ebu Said el-Hudrî

 

              -Ebu Talha Zeyd ibnu Sehl el-Ensarî

 

              Ebu Talha kanalıyla nakledilen bir rivayette Ömer ile başkası arasında çıkan ihti­lafta Rasul'ün "Rahmet ayetini azab, azab ayetini rahmet kılmadıkca okunuş ihtilaflarına to­leransla baktığı nakledilir."[24]

 

              Bunlara üç sahabe daha eklenebilir:

 

              -Ubade ibnu Samit

 

              -Abdullah ibnu Umer

 

              -Huzeyfe

 

              Araştırmacı yazar Abdussabur Şahin Yedi harfle ilgili 46 rivayetin 34 tanesini se­ned bakımından sağlam bulur. [25]

 

 

 

              "Harf" ne demektir?

 

 

 

Kamus yazarı şöyle der:‘Harf, herşeyin ucuna, kenarına, sivri ve keskin kıyısına, dağın en yüksek tepesine, hece harflerinden herbirine denir. 22/el-Hacc 11 de ‘İnsanlardan kimi de kıyıdan kıyıya ibadet eder’ denir. Yani o kimseler Allah’a bollukta ibadet ederler, darlıkta etmezler veya şüphe içinde ibadet ederler veya tam inanmayarak ibadet ederler. Qur’ân yedi harf üzere inmiştir, yani Arap lugatlarından yedi lugat üzere inmiştir. Bunun manası ‘her kelimede yedi veya on veya daha çok vecih bulunur demek değildir. Bu yedi lugat Qur’ân’da dağınık olarak bulunmaktadır.’ Kamus  yazarının bu görüşüne el-Beyhakî, Ebherî de katılır.

 

Hadislerde ala kelimesine dikkat çekenler bunun vecih anlamına geldiğini gösterdiğini düşünürler. Qur’ân’ın genişlik ve kolaylık için yedi vecih üzere indirilmesime işarettir.

 

Kimileri yalnızca  eşanlamlı kelimeleri vahy kapsamında görür. Böylece 10 qıraatın vahyle ilgisi olmadığı anlaşılır.

 

Bazı alimler yalnızca lehçe/şive ayrılığı olan qıraatları vahyle ilgili görürler.

 

Rivayetlerde yedi okunuş izninin Mekke'nin fethini takiben verildiği anlaşılıyor.

 

Farklı okunuşların anlama yansıyan ihtilaflarla ilgili örnekleri de bulunmaktadır.

 

Bir çok alim "Yedi harfin" 7 farklı lehçe olduğu kanaatindedirler. [26]

 

Ama hangi lehçe? İlk üç lehçe dışı ihtilaflıdır. Kimi zanlar şöyle:

 

 

 

Qureyş,            Huzeyl,          Temim                      

 

Hevazin           Hevazin         Esed

 

Kinane             Rabia             Kinane

 

Yemen             Ezd                 Dabbe

 

Sakif                 Sad b.Ebi Bekr         Kays

 

 

 

              Kimileri yedi harf’ten maksat yedi şeyde değişmedir derler. er-Razî’nin [27]tercih ettiği bu görüş İbnu Quteybe, İbnu’l-Cezerî, İbnu Tayyib, ez-Zerkanî [28] tarafından benzer şekilde savunuldu.

 

              1.İsimlerin müfred, tesniye, cemi, müzekker, müennes olarak değişmesi. 23/el-Mü’minun 8 deki emanetihim kelimesi cem’i ve müfred olarak onunmuştur.

 

              2.Müzari, mazi, emir gibi fiillerin çekimlerinin değişmesi. 34/es-Sebe 19 daki Rabbena kelimesi münada olmak üzere üstün ve Baid kelimesi emir fiili olarak okunduğu gibi Rabbüna kelimesi mübteda olmak üzere ötre, ve ba’ade kelimesi ayın harfinin şeddesi ile fiili mazi olarak okunmuş, ba’ade cümlesi, mübteda olan Rabbü kelimesinin haberidir.

 

              3.Bir harfin diğer bir harfle değişmesi. 2/el-Baqara 259 daki Münşizüha kelimesi nun harfinin üstünü ile birlikte hem ze harfi ile, hem de re harfi ile okunmuştur. 56/el-Vaqıa 29 daki Talhın kelimesi Tal’ın okunmuştur. Veya bir kelimenin diğer bir kelimeyle değişmesi, bu değişmenin isimle fiil arasında yapılmasının farkı yoktur. 101/el-Qaria 5 deki Ke’l ıhni’l-Menfuş ayetini İbnu Mes’ud Ke’s-sufi’l-Menfuş diye okumuş.

 

              4.Takdim ve tehirle değişme. Bu da ya harfte olur. 13/er-Ra’d 31 deki efelemyes’es ayetinin efelem yey’es okunması gibi. Ya da 9/et-Tevbe 111 deki feyaktulune ve yuktelune ayetindeki birinci kelime malum ikinci kelime meçhul olarak okunmasının aksi olarak kelimelerin yer değiştirmesi gibi. 50/Qaf 19 daki ve caet sekretü’l-Mevti bi’i-Haqqı ayeti vecaet sekterü’l-hakkı bi’l-Mevti şeklinde de okunmuştur.

 

              5.İ’rab şekillerinin değişmesi.. 12/Yusuf 31 deki ma haza beşeren ayetini İbnu Mes’ud’un ötre okuması gibi. 85/el-Buruc 15 deki zü’l-Arşi’l-Mecid deki el-Mecid kelimesi zu kelimesinin sıfatı olarak ötre ve el-Arş kelimesinin sıfatı olarak esre okunmuştur.

 

              6.Fazlalık ve eksiklikle değişme. 92/el-Leyl 3 ayetindeki vema halakaz Zekere ve’l-Ünsa, ma halaka kelimelerinin hazfiyle ve’z-Zekere ve’l-Ünsa şeklinde okunmuştur.

 

              7.Tefhim, terkik, imale, izhar, idgam gibi lehçelerin değişmesi. 79/en-Naziat 15 deki eta ile Musa kelimeleri imale ile ve imalesiz okunmuştur.

 

 

 

              "Yedi"  ne demektir?

 

 

 

              Qadı Iyad (554/1149) ve Kasımî, yedi sayısının "çokluk" ifade ettiğini belirtirler. Yedi sayısının bu tür kullanımı için İbnu Manzur'un Lisanu'l-Arab'ına bakılabilir. Grek ve Romalılar'da da yedi rakamı çokluk ifade etmektedir. 9/et-Tevbe 108 ayetindeki 70 kere istiğfar’ın çokluğun belirtir. en-Nesefî, el-Merafî, Elmalı bu görüştedir.

 

              Kimi rivayetlerde 7 sayısı yerine başka sayılarda geçer.  Rivayetlerde Yedi harfin ne olduığu tam olarak açığa kavuşmuyor.

 

 

 

              A-Vech Kuramı

 

 

 

276/889         ibnu Quteybe[29]                            

 

290/902         Ebul Fadl er-Razî[30]                     

 

407/1012       Qadı Ebu Bekr ibnu't-Tayyib [31]           

 

437/1045       Mekki ibnu Ebi Talib                    

 

444/1053       Ebu Amr ed-Danî              

 

794/1392       Bedrüddin ez-Zerkeşî                 

 

833/1429       İbnu Cezerî                         

 

 

 

Abdulazim ez-Zerkanî İbnu Cezerî tasnifi

 

              Subhi es-Salih[32] (ö.1987) ibnu Cezerî tasnifi

 

 

 

              Herbirinin tesbit ettiği farklı okuma vechleri var. Genelde bunu 7 sayısına sınırlamak için zorlanmışlardır. 7 Sayısı çokluk olarak tesbit ederlerse şu sonuç çıkar.

 

 

 

              1-Sabit anlam ve yazı, değişen hareke

 

              2-Sabit yası, değişen anlam ve hareke

 

              3-Sabit yazı, değişen harf ve anlam

 

              4-Sabit anlam,         değişen harf ve yazı

 

              5-Sabit anlam,         değişen kelime

 

              6-Anlam ve yazının değişmesi

 

              7-Harfin kendisine yakın bir mahrece ibdali

 

              8-Ziyade ve noksanlık

 

              9 Takdim ve tehir

 

              10-Tekil ikil çoğul yada erillik dişillikte değişme

 

  11-Lehçe telafffuz farklılıkları:

 

              a) Feth-imale

 

              b) Terkik-tefhim

 

              c) Hemz-teshil

 

              d) Nakil

 

              e) Sıla

 

              f) İşmam

 

              g) Teşhid ve tahfif

 

 

 

              Bazıları tüm  qıraat farklılıklarını vahye dayandırmışlardır.  Ve bunları farklı ter­cihlerle 7 ye tamamladılar.

 

              Hadislerde geçen tartışmaların  bunlar olduğu nereden bilinebilir?

 

              Ömer ve Hişam 25/el-Furqan suresini nasıl farklı okumuş olabilirler.

 

              Bu soruyu irdeleyen Arif Güneş şu varsayımlarda bulunur. 10 qıraat imamı 26 keli­mede, 14 qıraat imamı 30 kelimede bu surede farklı okumada bulunurlar.

 

              Son 4 qıraatın kelimeleri "hıcran", "ya veyleti", "nuskıhı" ve "kamera" dır.

 

              hıcran 3

 

              huzuvan 4

 

              büşran           4

 

              kameran 3

 

              lem yekturu 3

 

              yudaıfu           3

 

              nuriyatina 3 farklı kıraatla okunmuştur. ,

 

              Böylece 30 kelimenin toplam 69 farklı qıraatla okunması sözkonusudur.

 

              huzuvan 4

 

              tahsebu 3

 

              kameran 3

 

              lem yekturu 2,

 

              Bu  qıraatlar lehçe konusuna girer. Bu dört kelimede ortaya çıkan 12 qıraat lehçe/şive ile ilgilidir. Oysa bu iki sahabede Qureyşî’dir.

 

              18 kelime ise fiildir.

 

              ye'kulu da ya şahıs kipi

 

              nuzzile de  zaman sırası

 

              nettehızu da malum-mechul kipi

 

              lem yukteru da sulasi-mezid bab farklılığı

 

              ve yec'alu da i'rab farklılığı var.

 

              Bunlardan bazı kelimelerdeki bab farklılığı örneğin teşakkaku ve liyezzekkeru ile  yudaafu olduğu gibi lehçe konusu olarak düşünülebilir. Bunlarda sözkonusu sahabelerde olmaması gerekir.

 

              18 fiilin bir kısmının okunduğu şahıs kipi ve malum, mechul kipi qıraat farklılıkları ile i'rab konusu olan farklılıkları Arif Güneş Qur’ân'ın okunmasını kolaylaştırıcı olarak görmez.

 

 

 

              B-LEHÇE ve ŞİVE YORUMU

 

 

 

              İbnu Abbas'dan nakledilir: "Qur’ân yedi lehçe üzere indi. Bunlardan beşi Hevazın kabilesinin ulyası olan Sa'd ibnu Bekr, Cüşen ibnu Bekr, Nasr ibnu Muaviye ve Sakıf'tir. İkisi de Qureyş ve Huza'a'dır." [33]

 

              İbnu Ebi Davud'un (ö.316) Abdullah ibnu Fudale'den tahriç ettiği rivayet: " Ömer, örnek bir Mushaf yazmak isteyince arkadaşlarından bazılarını oturttu ve "lehçede ihtilaf ederseniz; onu Mudar lehçesine göre yazınız. Çünkü Qur’ân , Mudar neslinden bir zata indirildi." dedi.

 

              Mudar Peygamber'in 18.dedesi olduğu rivayet edilir.

 

              İbnu Abdi'l-Berr (ö.463) Mudar'ın neslinden çoğalan 7 kabileyi şöyle sayar: "Huzeyl, Kinane, Qays, Dabbe, Teymu'r-Rabab, Esed  ibnu Huzeyme ve Qureyş." [34]

 

              İbnu Atyıyye (ö.383) Peygamber'in Qur’ân'ı muhataplarına kendi lehçe ve şiveleriyle tebliğ ettiğini ileri sürer :"Yedi Harf konusunda sahih olan görüş, bunun Arap lehçeleri olduğudur. Çünkü Qureyş'in kullandığı bir ibareyi Huzeyl başka türlü, Sa'd ibnu Bekr başka türlü kullanır." "Bu hususta Rasulullah'ın yetiştiği yer önem arzetmektedir. Fakat yer tayininde ihtilaf edilmiştir. Ben onları kısaca özetleyeyim: Rasulullah, Qureyş kabilesi içinde doğmuştur. Sa'd ibnu Bekr kabilesinde emzirilmiş, orada büyümüş ve dil noksanlıklarını tamamlanmıştır. Dili de şu kabilelerle karışıktır: Kinane, Hüzeyl, Sakif, Huza'a, Esed, Dabbe, Temim ve Qays."

 

              Arif Güneş, binası değişen kelimelerin 20 yi geçmediğini söyler. es-Suyutî,  7 lehçe üzere vahy olması için Cibril'in farklılığa konu olan tek bir kelimeyi 7 defa söylemesini söylemeyi garip bulur.

 

              Normal olarak bir insan kelimeyi ya idgam eder veya izhar eder. Bunun gibi kelimeyi ya imale ederek konuşur veya fetha harekeyi tam söyler. Aynı şekilde kelimeyi ya gunneli çıkatır veya gunnesiz. Herkesin telaffusu kendine hastır. Bazı kişiler bazı harfleri tefhim veya tağliz ile yani kalın bir sesle söylerken diğer bazıları terkik ile konuşmaktadır. Bir kısım insanlar cemi mimi'ni sıla yapar bazıları ise sukun ederek konuşur. Bütün bunlar hep lehçe ve şive farklılıklarıdır. Bina'da meydana gelen değişme anlamda değişme oluşturmaz.

 

              İbnu Abbas rivayeti: "Qur'an Huza'a ka'bı ve Qureyş ka'bı olmak üzere iki ka'bın lehçesi ile indi." Bunun nasıl olduğunu soranlara "Çünkü yurtları aynıdır. Tabi Huza'a, Qureyş'in komşusudur. Bundan dolayı lehçede onlara kolaylık sağlandı" dedi.[35]

 

              Osman Qur’ân'ı Mushaf’larda neşretmek üzere teşkil ettiği yazım komisyonu’nun Qureyşli 3 üyesine hitaben "eğer siz üçünüz Zeyd ile herhangi bir kelimeyi yazma hususunda uyuşamazsanız, onu Qureyş lehçesi ile yazınız. Çünkü Qur’ân bu lehçe üzere indi" der.[36]

 

              Qa'bu'l-Ensari'den nakledilen bir rivayette İbnu Atıyye'nin, Qur'an'ın indiğini söylediği lehçelerden Huzeyl lehçesi ile inmediği, sadece Kureyş lehçesi ile indiği belirtilir: "Ömer, İbnu Mes'ud'un "hatta hıne" ayetini "atta ıne" şeklinde okuyuşunu beğenmedi ve kendisine bir mektup yazarak "Q insanlara Kureyş lehçesi ile okut, Huzeyl lehçesi ile okutma. Çünkü Qur'an Huzeyl lehçesi ile inmedi" der.[37]

 

              Arif Güneş ferş’te farklılıkları inceledeiği 1643 kelimeden sadece 654 ü lehçe ve şive konusundaki farklılıklarla ilgili görür. et-Taberî'nin de belirttiği üzere çoğunluğu İbnu Abbas'a bir kısmı Ömer ve Osman'a isnad edilen bu rivayetlerin ortaya çıkışında "kabilecilik ruhu’’nun etkili olduğunu düşünür.

 

 

 

              C-EŞANLAMLI KELİMELER YORUMU

 

 

 

              İkiside Kureyş'den olan Ömer ile Hişam ibnu Hakim'in 25/el-Furqan suresindeki ihtilafların lehçe ve şive ile ilgisi yoktur. Burada eşanlamlı kelimeler kullanılır.

 

              Ebu Hureyre Rivayeti: "Rasulullah buyurdu: "Bu Qur'an şüphesiz yedi harf üzere indirildi. Öylece okuyun, mahzuru yoktur. Ancak, rahmet ayetini azap ile, azap ayetini rahmet ile bitirmeyin."[38]

 

              Ubey ibnu Qa'b şöyle der: "Bir ayet okudum. İbnu Mes'ud ise onu farklı okudu. Nebi'ye geldim ve: "Bana ayeti şöylece okutmadınız mı? dedim. O da,

 

              -Evet, her ikisi de iyidir, güzeldir, dedi. Ben, Rasulullah'a "her iki okuyuşa nasıl doğru denilenilir" şeklinde fikir beyan edince göğsüme vurarak şöyle dedi: " Qa'b'ın oğlu Ubey, Şüphesiz Qur'an bana okutuldu ve bana "bir harf üzere mi, yoksa iki harf üzere mi" diye soruldu. Yanımda bulunan melek "iki harf üzere" dedi. Ben de iki harf üzere" dedim. Akabinde "iki harf mi yoksa 3 karf üzere mi" diye sordu. Yanımdaki melek "üç üzere" dedi. Ben de "üç üzere" dedim. Sonunda yedi harfe ulaştı. Her birisi şifa vericidir, yeterlidir. Rahmet ayeti azap ile, azap ayeti rahmet ile bitmedikçe, sen ister "gafuran rahimen", ister "semian alimen", isterse "alimen semian" de. Allah hakikaten öyledir."

 

              Ebu Bekre rivayeti: "Nebi şöyle buyurdu: "Bana Cibril ile Mikail geldi. Cibril "Qur'an'ı bir harf üzere oku" dedi. Mikail "artırmasını iste" dedi. O da artırmasını istedi. "İki harf üzere oku" dedi. Mikail "artırmasını iste" dedi. O da yedi harfe ulaşıncaya kadar artırmasını istedi.  Dedi ki, azap ayeti rahmet ile, rahmet ayeti azap ile bitmediği sürece hepsi de şifa vericidir. Senin "teali, ekbil, helumme, izheb, esri , kasdi ve İ’cel" sözün gibidir." et-Taberî, et-Tahavî gibi alimler yedi harfin bu örnekte olduğu gibi anlarlar.

 

              Bu rivayette cümle kelimelerinde değişiklik ve eşanlamlı kullanım izni  görülür. Buna benzer Mushaf yazısına uymayan şaz sahibi kıraatleri vardır. Hadis, kıraat kitaplarında bunlar bulunabilir. İbnu Ebi Davud'un Kitabu'l-Mesahif'ini "Materials for the History of the Text of the Qur'an" adıyla  yayımlayan Arthur Jeffery bunları sıralar.[39]

 

              Ömer 62/el-Cuma 7 Fes’avu kelimesini faadu şeklinde[40]

 

              İbnu Mes'ud  101/el-Qaria 5 Ke'l-Ihni kelimesini ke'l-savk şeklinde,[41] 44/ed-Duhan  44 deki el-ism kelimesini el-facir şeklinde okuduğu rivayet edilir.[42]

 

              Peygamber öğrettiği bir duada "Nebiyyike" kelimesini Berra ibnu el-Azıb'in  Rasuluke diye değiştirmesini uygun bulmadığı rivayet eddilir.

 

              Sufyan ibnu Uyeyne,[43] Abdullah ibnu Vehb[44] et-Taberî,[45] et-Tahavî,[46]el-Askalanî, İbnu Abdilber bu kıraatlar vahye dayanmalı diye düşünürler aksi halde 10/Yunus 15 ayetine aykırı düşer. Mushaf’a uyan kıraatlerin ise vahye müstenid olmadığını düşünürler.

 

              el-Begavî (ö.516) "Mushaf yazısına uymayan kıraatlerin mensuh olduğunu" söyler. es-Suyutî şöyle der: "Neshin fiili olarak son Mukabelede vaki olduğu hususunda şüphe yoktur. Bundan dolayı Sahabe, son Mukabele'de Qur’ân olduğu kesinlik kazanmış olanları yazmak ve onun dışındakileri terketmek hususunda ittifak ettiler."

 

              Bu açıklama İbnu Ebi Davud'un naklettiği rivayete aykırı düşer. Osman Cuhfe'ye kadar ulaşmış bulunan Mısırlı isyancılara şöyle der: "Qur'an'a gelince, ben, tefrikaya düşmenizden korktuğum içindir ki size yasaklamıştım; ancak istediğiniz harfe göre okuyunuz."

 

              A.Güneş burada kasdedilenin Mushaf yazısına uymayan kıraatların okunma izni olduğunu düşünür.

 

              ez-Zerkeşî, Ebu Ömer'den (ö.429) "Mushaf  yazısının okunmasına imkan vermediği harflerin, ahad haberle sabit olan harfler olması dolayısıyla namazda okunamayacağı" ifade ettiğini nakleder." İbnu'l-Cezerî'de en-Neşr'de bu görüşü benimser.

 

              el-Mekkî ise (ö.437) "ahad haberle sabit olduğu halde Mushaf yazısına uymayan kıraatların, Qur’ân olması kesinlik kazanmamıştır" der.

 

              Subhi es-Salih: "Tevatur haberle bilinen harfler Mushaf’a yazılmış, bunun dışında kalan ve ahad haberle bilinen harfler ise yazılmamıştır. Çünkü Qur'an ancak tevatür haberle sabit olmuştur."

 

              Draz:" Mushaf, Qur'an'ı Kerim'in nihai şeklinde mevcut olduğu hususunda Sahabenin ittifak ettikleri kıraatleri muhafaza etmekle beraber, ferdi olarak nakledilen ve bu özelliği taşımayan her türlü qıraat şeklini de reddetmiştir."[47]

 

              A.Güneş bu yorum üzerine şunları yazar: "Böyle bir yaklaşımda, söz konusu rivayetlerle Mushaf’ın bütünlüğünün korunmuş olacağı fikri hakimdir. Hem Qur’ân'ın yedi harf üzere indirildiği rivayetlerine, hem bu rivayetlere dayandırılan Mushaf dışı kıraatlara, hem de Mushaf'ın sahih olarak okunduğu kabul edilen on kıraate bir halel gelmeden bu meselenin çözüleceği sanılır?" Bu yaklaşıma göre harekete ve imlasının yazılmama nedeni de bu okuyuşlara imkan vermek için olmaktadır.

 

              Ebu Hanife qıraatlar henüz tednin edilmeden qıraatlerin mütevatiren gelmediğini söylüyordu.[48] et-Taberî de Mushaf dışında kalan qıraatleri ahad olarak açıklamaz. O’na göre o qıraatlerin muhafazası bir vecibe olmadığı için Mushaf'a yazılmadı. " Diğer altı harf neshedilmemiştir. Mushaf’ların neşredilmesi sırasında unutulmuş da değildir, bilinmekte ve okunmakta idiler. Yalnız yedi harfin hepsini korumak vecibe olmadığı için Sahabe, Mushaf’ı sadece Qureyş harfine göre düzenlemiştir."

 

              Yedi harf dışında sayılardan da bahsedilir. Hakim Nisabuî , Semüre ibnu Cündeb'den tahric ettiği hadis şöyle: " Rasulullah şöyle der: "Qur’ân üç harf üzere indirildi."

 

 

 

              Yedi Harf, Qıraat Konusu ile İlgili Olmayabilir mi?

 

 

 

              ibnu Mes'ud rivayeti:" İlk kitap bir kapıdan bir harf üzere inerdi. Qur'an ise yedi kapıdan yedi harf üzere indi: Zahir, Amir, halal, haram, muhkem, müteşabih ve emsal. Helalını helal, haramını haram kabul ediniz. Emredildiğinizi yapınız. Yasakladığınızı bırakınız. Hikayelerinden ibret alınız. Muhkemi ile amel ediniz. Müteşabihlerine inanınız. Ve " biz, Qur’ân'a inandık, hepsi Rabbimizin katındandır" deyiniz."[49]

 

              Bu tür qıraatdışı yedi harf tasniflerinde de ittifak çoktur:

 

              a)Emir,nehy,helal,haram,muhkem,müteşabih,emsal,           

 

              b)Va'd,va'id,halal,haram, mevaiz, emsal, ihticac

 

              c)Muhkem, müteşabih, nasih, mensuh, husus, umum, kasas gibi.

 

 

 

              YENİ BİR YAKLAŞIM

 

 

 

              Sa'dan  en-Nahvî (ö.231): "Qur’ân'ın yedi harf üzere indirilmesi ifadesinin  mahiyeti anlaşılamadı ve bununla ilgili hadis ve rivayetlerden nelerin kasdedildiği açık bir şekilde ortaya konulamadı."[50]

 

              1-Peygamber'in Farklı Qıraatları Ayrı Ayrı Okumuş Olması Meselesi

 

              Ebu'l-Leys Semerkandî:" Bir ayet iki qıraatle okunabiliyorsa, ikisini de Allah söylemiş midir? Bazıları, Yüce Allah, iki qıraatla okunmakla birlikte, sadece birisini söyledi, demişlerdir. Bazıları ise, hepsini de söyledi, demişlerdir. Bize göre doğru olanı eğer her iki qıraatın birbirine aykırı olacak şekilde tefsiri mümkün oluyorsa Allah ikisini de söylemiştir. Bu durumda her iki kıraat başlı başına bir ayet konumundadır. Mesela "2/el-Baqara 222 vela tekrubuhunne hatta yethurne'nin hatta yetetehhherne" diye okunması gibi. Eğer her ikisinin tefsiri de aynı ise mesela el-buyut, el-biyut (2/Baqara 189) gibi, birisini söylemiş, bununla birlikte lisanlarının alışık olduğu tarzda her kabilenin farklı qıraatları okumasına da izin vermiştir."

 

              Rivayetlerde 7 harfle indirilmeden bahsedilir ama Rasul’un 7 harfle okuduğundan bahsedilmez.

 

              2-Qıraatların Ayrı Ayrı Okunmasına İhtiyaç Bulunması Meselesi

 

              Kelimenin tek bir tarzda tebliğ edilmesi halinde anlaşılmıyorsa diğer bir tarzda kullanılmasına ihtiyaç duyulur. Bu da eş anlamlı ile giderilir. 14 qıraat içinde bu tür bir okuyuş bulunmamaktadır. Rasul’un qıraatı hangisi idi. el-Beydavî 5/el-Fatiha 4 deki meliki kıraatında Haremyn imamlarının okuyuşunu tercih eder. Oysa onların okuyuşlarında da ihtilaflar vardır.

 

              3-Hz. Peygamber'in Konuştuğu Lehçe Meselesi

 

              Kureyş’ti. O yalnız bu lehçe ile okumuş olmalı.

 

              4-Qur’ân'ın Okunmasına Katkı Meselesi

 

              Bu fikir 15/el-Hicr 9 ile çeliştiği için Mushaflara bir nakısa getirebileceği şeklinde görüldüğü için kıraat  farklılıklarına vahy boyutu getirildi. Rivayetler katkı fikrini izale etmek için geliştirildi. Rasul tek bir kıraat ile okumuş olursa farklı kıraatları izah zorlaşacak. 10 kıraat içinde lehçe şive ayrılığı dışında kelime ve anlam değişikliği olanlar bulunuyordu. Ebu’l-Leys’e bakılırsa bu ikisini de Rasul okumuş olmalı. Bu az sayıda kıraat için söz konusu olabilir. O zaman birini terk etmekte hakkımızın olmaması gerekir.

 

              ez-Zerkanînin kendine göre bulduğu çözüm: " Bir kıraat, bazılarına göre, mütevatir olduğu halde bazılarınca mütevatir olmayabilir. Bu durumda yapılacak iş, her Müslümanın, nakleden raviye göre mütevatir olsa bile, kendisinin ahad haberle rivayet edildiğini kabul ettiği kıraatla yetinmeyip kendisince de mütevatir olan kıraatı okumasıdır. Nitekim eş-Şafiî (ö.204) kendisine göre mütevatir olana aykırı olduğu için sahih olmasına rağmen maliki kıraatini reddetti.[51] "bu farklı qıraatları Peygamber'in okuduğu kabul edilmezse, ilgili hüküm şer'i dayanaktan yoksun kalacağı endişesi var. Farklı qıraatlardan çıkarılan farklı hükümlerin, bir kısmının, gerçekte Qur’ân'a dayanmamış olduğu sonucunun çıkarılabileceği endişesi.. Gerçekleri görmezden gelmeye çalışmak, farklı qıraatlatın hepsini Peygamber'in okuduğunu iddia etmekten daha da tutarsızdır. Bu bilineni saklamakla aynı şeydir. Acı itirafı kabul etmemek.

 

 

 

              Yedi Harf Bugünkü Mushaflarda var mı?

 

 

 

              Cumhur şu delillere dayanarak evet der:

 

              1.Bu ümmetin bu yedi harfden herhangi bir şeyin nakledilmemesi caiz değildir.

 

              2.Ashab, Ebu Bekir zamanında toplanan Mushaf’tan, Osman ın yazdırdığı mushaflar üzerinde icma etmişlerdir.

 

              3.Ebu Bekir’in yanındaki Mushaf yedi harfi toplamış bulunuyordu. Bu Mushaf’tan Osman’a nisbet edilen Mushafları da Yedi Harf’le olduğu gibi yazdırılmıştır.

 

              4.Rasulullah’ın düşündüğü zorluk salt kendi zamanına mahsus değildir.

 

              5.Çoğlatılan mushaflar da yedi harfi içine alıyordu.

 

              et-Taberî yedi harfin Ebu Bekr ve Ömer zamanında var olduğunu, Osman zamanında bir harf üzere kısaltıldığını düşünür. ez-Zerkeşi Menahil’de yedi harfi Osman’ın Mushaf’ının kapsadığını düşünerek açıklar: ‘Bu Mushafların her birinin hattı bu yedi harften hepsini veya bazısını kapsamaktadır. Netice olarak bu Mushafların hepsi yedi harften hali değildir. 23/el-Mü’minun 8 ayeti örneğin noktasız harekesiz bir Mushafta emanatihim kelimesinin hem cemi hemde müfret okunmasına müsaiddir. Kelimenin üzerinde cemi okunacağına dair işaret eden küçük bir eilf bulunuyordu, der.

 

              et-Taberî’nin ihtilafın tek harfte karar kılınması ile çözüldüğü görüşüne bunun Rasulullah’ın aksi ile ihtilafı çözme geleneğine uygunsuzluk gerekçesiyle karşı çıkıldı. Yine kimi harfleri okuyamama bugünde bir çok millet için geçerli.

 

              eş-Şatıbî ise Ebu Bekr Mushaf’ında 1. Görüşe, Osman’ın çoğalttıklarında ise ikinci görüşe katılır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bibliyografya:

 

  --Beyhaki

 

  -CERRAHOĞLU,İsmail/Tefsir Usulu,1979,Ank, Yedi Harf

 

  -Ebu Davud/Vitr

 

  -Ebu Hatim Sicistani

 

-el-AKK, Abdurrahman Halid/Usulü’t-Tefsiri ve Qavaiduku, 1986,Beyrut,

 

  -el-Askalani/

 

  -el-Buhari/ Tefsiru'l-Qur’ân ( Suretu'l-Cumua)

 

  -el-Buhari/Fedailu'l-Qur’ân ,

 

-el-CEZAİRİ,Tahir/ et-Tıbyan li Ba’di’l- Mebahisi’l-Mütaallikati bi’l-Qur’an ala Tarikati’l-İtkan.,

 

-el-Hakim

 

-el-QASIMİ,Cemaleddin/ Menasinu’t-Te’vil, (Mukaddimesi),

 

  -el-Qurtubi/ el-Cami li Ahkami'l-Qur’ân  ,

 

  -er-Razi,Ebu’l-Fazl/ el-Levaıh,

 

  -es-Sabuni,M.Ali /Qur’ân İlimleri ,s. 270

 

-es-SABUNİ,Muhammed Ali/ et-Tıbyan fi Ulumi’l-Qur’an, 1408 h.,Dımeşk,

 

  -es-Salih,Subhi/ Qur’ân İlimleri ,

 

  -es-Subhi es-Salih'/el-Mebahis fi Ulumu'l-Qur’ân,

 

  -es-Suyuti/el-Itkan,

 

  -et-Taberani/

 

-et-Taberi c.I s.13)    

 

-et-Tahavi /

 

  -et-Tirmizi,

 

  -ez-Zemahşeri/

 

  -ez-Zerkani/ Menahilu’l-İrfan,

 

  -ez-Zerkeşi/

 

  -Hafız Ebu Ya’la/el-Müsned-i Kebir,

 

-Hakim en-Nisaburi/Müstedrek,

 

-İbnu Abdulberr /

 

  -İbnu Atıyye/

 

  -İbnu Cezeri/en-Neşr

 

  -İbnu Hanbel/Müsned

 

-İbnu Hibban,

 

  -İbnu Kesir/Tefsiru'l-Qur’ân'il-Azim ,

 

  -İbnu Quteybe/Te'vilu Mükili'l-Qur’ân,

 

  -İbnu'l-Cezeri/en-Neşr

 

-KESKİOĞLU ,Osman/Qur’an Tarihi, 1953, İst,Nebioğlu Yay,

 

-MENNA,Halil el-Kattan/ Mebahisu fi Ulumi’l-Qur’an, 1990, Beyrut,

 

-Müslim/

 

  -Qadı Ebu Bekr  ibnuTayyıb  

 

  -Qasım ibnu Sellam

 

  -Qastalani/Letaifu'l-İşarat fi İlmi'l-Kıraat, varak 14-15 ( A.Güneş'ten nakl).

 

  -Salih Akdemir/ Qur’ân'ın Anlaşılmasına Doğru, Ç. 1983  Ank, Mim Yay.s.21

 

-SOFUOĞLU,Mehmet/Tefsire Giriş,1981,İst,

 

-ŞEHHATE, Abdullah Mahmut,Ulumu’l-Qur’an, 1985, Kahire

 

  -T.Altıkulaç Çevirisi, Diyanet Dergisi

 



[1]              CERRAHOĞLU,İsmail,Tefsir Usulu,1979,Ank, Yedi Harf el- AKK, Abdurrahman Halid,Usulü’t-Tefsiri ve Kavaiduku, 1986,Beyrut,el-CEZAİRİ,Tahir,(ö.1388/1919),et-Tıbyan li Ba’di’l- Mebahisi’l-Mütaallikati bi’l-Qur’an ala Tarikati’l-İtkan. KESKİOĞLU ,Osman,Qur’an Tarihi, 1953, İst,Nebioğlu Yay, el- KASIMİ,Cemaleddin,Menasinu’t-Te’vil (Mukaddimesi), MENNA,Halil el-Kattan,Mebahisu fi Ulumi’l-Qur’an,1990,Beyrut, es-SABUNİ,Muhammed Ali, et-Tıbyan fi Ulumi’l-Qur’an,1408 h.,Dımeşk, SOFUOĞLU,Mehmet,Tefsire Giriş,1981,İst, ŞEHHATE, Abdullah Mahmut,Ulumu’l-Qur’an,1985,Kahire

[2]              es-Sabuni,M.Ali /Qur’ân İlimleri: ‘ Kureyş lekçesinin diğerlerinden üstün oluş sebebleri: Kureyşliler ticaretle uğraşıyorlar, Kabe’nin çevresinde oturuyorlardı. Beytullah’a hizmet ediyor, fakir olan hacılara bakıyorlar, beğendikleri bazı lehçeleri ve kelimeleri başkalarından alıyorlardı. Allah’ın Qur’ân’ı bütün Arapların anlayacağı bir dil ile indirmesi tabidir. Bütün Arapların Qur’ân’ı anlamalarını kolaylaştırmak ve fesahât erbabına bir surenin veya bir ayetin benzerini getirmeleri için meydan okuyarak Qur’ân’ın muciz olmasını isbat etmek, kıraatını, anlaşılmasını ve ezberlenmesini kolaylaştırmak için kendi dilleriyle indirmiştir.’ s. 270

[3]              el-Buhari/Fedailu'l-Qur’ân

[4]              es-Salih,Subhi/ Qur’ân İlimleri

[5]              es-Suyuti/el-Itkan

[6]              ez-Zerkeşi/

[7]              İbnu Kesir/Tefsiru'l-Qur’ân'il-Azim

[8]              İbnu Cezeri/en-Neşr

[9]              İbnu'l-Cezeri/en-Neşr

[10]            ez-Zerkeşi/

[11]            1-Ben Mescid’de idim. Namaz kılmak üzere bir adam içeri girdi ve benim bilmediğim bir kıraatla Qur’ân’ı okudu. Sonra bir başkası Mescid'e geldi ve o da arkadaşının kıraatından farklı bir kıraatla Qur’ân'ı okudu. Namazlarımızı kıldıktan sonra, hep beraber Rasulullah'ın huzuruna cıktık. Ben:

                -Şu adam, Qur’ân'ı benim bilmediğim bir kıraatla okudu. Sonra diğeri geldi, o da arkadaşınkinden farklı bir kıraatla okudu, dedim. Bunun üzerine Rasulullah da okumalarını emretti. İkisi de okudu. Rasulullah da okuyuşlarını beğendi. İşte o an, kalbimde Cahiliyye döneminden daha şiddetli bir fırtına esti. Rasulullah beni kaplayan o bozuk hali hissedince, göğsüme vurdu. Bunun üzerine benden bir ter boşandı ve o an sanki Allah'ı açıkca görüyor gibi oldum ve bana:

                -Übey! Qur’ân, bana bir harf üzere oku diye gönderildi." Ümmetime kolaylık göster" diye Allah'a iade ettim. Allah da bana 2.defa, 'Qur’ân'ı iki harf üzere oku' diye gönderdi. Bunun üzerine ben tekrar " Ümmetime kolaylaştır' diye iade ettim. 3. defa bana, 'yaptığın her bir iadede senin talebinin karşılanması vardır, Qur’ân'ı yedi harf üzere oku' diye gönderdi. Bunun üzerine 'Allahım, ümmetimi mağfiret eyle, Allah'ım ümmetimi mağfiret eyle' dedim. 3.sünü de İbrahim'in bile aralarında olacağı bütün yaratılmışların bana yönelecekleri güne bıraktım., dedi. (Müslim). el-Kurtubi şöyle der: ‘Bu hatır( Ubey’in durumu)  sahabelerin Rasulullah’a sordukları şey kabilindendir. Ashab: Ey Allah’ın Rasulu, biz içimizde hiçbirimizin ağzına almayacağı şeyleri buluyoruz’dediler. Rasulullah bu sırf imandandır, dedi.

                2-Rasulullah Beni Gıfar akarcası (gölcüğü) yanında iken Cibril kendisine geldi ve:

                -Allah sana, Qur’ân'ı ümmetine kesinlikle bir harf üzere okumanı emrediyor, dedi. Rasulullah da:

                -Ümmetimin buna gücü yetmez, Allah'ın bağışlamasını ve mağfiretini dilerim, dedi. Sonra Cibril kendisine 2. defa geldi ve:

                -Allah sana, Qur’ân'ı ümmetine 2 harf üzere okumanı emrediyor, dedi. Rasulullah'da:

                -Ümmetimin hakikaten buna gücü yetmez, Allah'ın bağışlamasını ve mağfiretini dilerim, dedi. Sonra Cibril kendisine 3.defa geldi ve:

                -Allah sana, Qur’ân'ı ümmetine kesinlikle 3 harf üzere okumanı emrediyor, dedi. Rasulullah da:

                -Ümmetim hakikaten buna gücü yetmez, Allah'ın bağışlamasını ve mağfiretini diliyorum, dedi. Sonra Cibril kendisine 4.defa geldi ve:

                -Şüphesiz Allah sana, Qur’ân'ı kesinlikle yedi harf üzerine okumanı emretmektedir, hangi harf üzere okurlarsa doğru okumuş olurlar, dedi.(Müslim,Ebu Davud)

                3-Rasulullah Cibril ile Merve taşlarının yanında karşılaştı ve:

                -Ben, aralarında piri fani erkek ve kadınlarla çocukların da bulunduğu ümmi bir topluluğa Peygamber olarak gönderildim, dedi. Cibril de:

                -Onlara emret, Qur’ân’ı yedi harf üzere okusunlar, dedi.(et-Tirmizi). Diğer bir rivayette şu ek vardır: Her kim bu yedi harften biriyle Qur’ân’ı okursa doğru okumuş olur.

[12]            Ebu Davud/Vitr

[13]            Müslim/

[14]            et-Tirmizi / ‘Ey Cebrail, Ben okuma yazma bilmeyen bir ümmete gönderildim, onlar arasında erkek, kadın, erkek çocuğu, kız çocuğu, ümmi yaşlı erkekler vardır’ dedi O da: ‘Qur’ân yedi harf üzre indirilmiştir’ dedi.

[15]            Birisi Rasulullah'a geldi ve:

                -Bana Ubey ibnu Ka'b'ın ve Zeyd ibnu Sabit'in okuttuğu bir sureyi Abdullah ibnu Mes'ud da okuttu. Halbuki kıraatları farklı idi. Bu durumda "hangisinin kıraatlarını alayım" diye sordu. Rasulullah cevap vermedi. O sırada Ali de yanında idi. Ali:

                -Herbiriniz bildiğiniz gibi okuyun, iyidir ,güzeldir, dedi. (et-Taberi, et-Taberani)

[16]            "Cibril bana, Qur’ân’ı bir harf üzere okuttu. Yedi harfe ulaşıncaya kadar artırmasını istemeye devam ettim." (el-Buhari,Müslim) Müslim’de fazla olarak İbnu Şihab’ın şu sözü yer alır: ‘Bana ulaştığına göre, bu yedi harf yalnız bir olan şeye mahsus olup, helal ve haram hususunda değişmezmiş.’

[17]            1- Rasulullah bana Ha Mim'lerden bir sureyi okuttu. Akabinde Mescid’e gittim ve birisinden aynı sureyi okumasını istedim. Benim okumadığım harflerle okuyor olduğunu gördüm.

                -Bunu , bana Rasulullah okuttu, dedi. Bunun üzerine gidip haber verdik. Çehresi değişti ve:

                -Sizden öncekileri çekişme helak etti, dedi. Sonra yavaş sesle Ali'ye bir şey söyledi. Ali de:

                -Rasulullah, gerçekten her birinizin öğretildiği gibi/ bildiğiniz gibi okumanızı emrediyor, dedi. Bunun üzerine biz kalktık ve birimiz diğerinin okumadığı harflerle okur halde ayrıldık. (Hakim en-Nisaburi/Müstedrek)

                2-Birisinin bir ayeti, kendisinin Rasulullah'tan aksini dinlediği tarzda okuduğunu işitti. İbni Mesud der ki:

                -Bunun üzerine O’nun elini tuttum ve Nebi'ye götürdüm. O:

                -Her ikiniz de iyi yapmaktasınız, öylece okuyun, dedi.

                Hadisin ravilerinden Şu'be der ki:

                -En önemli bilgim, Rasulullah'ın ' Şüphesiz sizden öncekiler çekişince helak edildiler' sözüdür, dedi. (el-Buhari)

[18]            el-Buhari/ Tefsiru'l-Qur’ân ( Suretu'l-Cumua)

[19]            ez-Zerkani/ Menahil

[20]            et-Taberi/ Ebu Hureyre der ki: Rasulullah buyurdu: Qur’ân yedi harf üzere indirilmiştir. Bundan dolayı okumanızda güçlük yoktur. Rahmet ayetlerini azab, azab ayetlerini rahmet ayetleriyle bitirmeyin.

[21]            Hafız Ebu Ya’la/el-Müsned-i Kebir: Osman bir gün minberde hutbe okurken ‘ Allah’a yemin ediyorum. Rasulullah’ın -Qur’ân yedi harf üzere indirilmiştir, Bunların hepsi şafidir, kafidir- dediğini işiten kimse ayağa kalksın dedi. Sayılamayacak kadar kişi ayağa kalkarak şehadet ettiler. Osman’da ‘Ben de sizinle birlikte şehadet ederim’ dedi.

[22]            Rasulullah'ın sağlığında Hişam ibnu Hakim ibnu Hizam'ı 25/el-Furqan suresini namazda okurken dinledim. O'nun sureyi Rasulullah'ın bana okutmadığı bir çok harflerle okumakta olduğunu görünce okumasına iyice kulak verdim. Az kaldı namazda iken üzerine atılacaktım, mamafih kendimi zorlukla tutabildim. Selam verir vermez hemen yakasına yapıştım ve:

                -Sana bu sureyi, seni okurken dinlediğim tarzda kim okuttu, diye sordum. O da:

                -Bana bu sureyi Rasulullah böylece okuttu, dedi. Bunun üzerine ben:

                -Yalan söylüyorsun. Çünkü Rasulullah bana bu sureyi senin okuduğundan farklı okuttu, dedim ve O'nu tutarak Rasulullah'a götürdüm ve,

                -Bu adamı, Furqan Suresi'ni senin bana okutmadığın harflerle okurken dinledim, dedim. Rasulullah bana:

                -O'nu bırak, Hişam oku, dedi. O da benim kendisini okurken dinlediğim kıraat ile okudu. Sonra Rasulullah:

                -Sure böyle indirildi, dedi. Sonra bana:

                -Ömer, oku dedi. Ben de kendisinin bana okuttuğu kıraatla okudum. Rasulullah:

                -Sure böylece indi. Qur’ân gerçekten yedi harf üzere inmiştir, dolayısıyla kolayınıza geleni okuyunuz, dedi. (el-Buhari, Müslim, Taberi c.I s.13)               

[23]            Kölesi Ebu Kays nakleder: Birisi Qur’ân'dan bir ayet okudu. Bunun üzerine Amr O'na:

                -O ayet şöyledir, dedi. Ve hemen bu durumu Nebi'ye anlattı. Bunun üzerine O:

                -Bu Qur’ân, şüphesiz yedi harf üzerine indirilmiştir, hangisini okursanız, doğru okumuş olursunuz. Öyleyse münakaşa etmeyin, dedi. (Ebu Davud, İbnu Hanbel)

[24]            İbnu Hanbel/Müsned

[25]            Diyanet Dergisi T.Altıkulaç Çevirisi

[26]            224/938   Kasım ibnu Sellam

                255/868   Ebu Hatim Sicistani

                283/993   İbnu Atıyye 

                403/1012 Kadı Ebu Bekr  ibnuTayyıb  

                458/ 1065               Beyhaki

[27]            er-Razi,Ebu’l-Fazl/ el-Levaıh:

                1.İsimlerin müfred, tesniye, cemi, müzekker ve müennes olarak değişmesi

                2.mazi, müzari ve emir gibi fiillerin çekimlerinin değişmesi

                3.İ’rab şekillerinin değişmesi

                4.Noksan ve ziyade olarak değişmesi

                5.Takdim ve tehirle değişmesi

                6.Bir harfin diğer bir harfle veya bir kelimenin diğer bir kelimeyle değişmesi

                7.fetha,imale, terkik, tefhim, ızhar ve idgam gibi lehçelerin değişmesidir.

[28]            ez-Zerkani/ Menahilu’l-İrfan:

                1.Yukarda geçen hadisler bu görüşü te’yid etmektedir.

                2.Bu görüş, kıraatların ihtilaflarını ve yedi vechin kaynaklarını etraflıca araştırmaya dayanır.

                3.Diğer görüşlerin hedef olduğu sakıncaya, bu görüş hedef olmaz. (s.165-177)

[29]            İbnu Kuteybe/Te'vilu Mükili'l-Qur’ân

[30]            es-Suyuti/

[31]            el-Kurtubi/ el-Cami li Ahkami'l-Qur’ân

8-            Subhi es-Salih'in tasnifi şöyledir.(el-Mebahis fi Ulumu'l-Qur’ân)

                1-İ'rabda farklılık:

                a) Mananın değişmesine örnek: 2/Baqara 37 de geçen "Adem" ve "Kelimat" kelimesinin hem merfu hem de mansub olarak okunması. 34/Sebe 19 da geçen "Baid" ve "Rabbena" kıraatları.

                b) Mananın değişmemesine örnek: 2/el-Baqara 282 de "vela yeddarr" daki kıraatlar.

                2-Harflerde farklılık:

                a)Yazı aynı anlam farklı: "Ya'lemun" ve "ta'lemun" gibi. 2/el-Baqara 259 da geçen  "nensezha" kıraati gibi.

                b) Yazı ayrı anlam aynı: "es-sırat" kelimesi.

                3-İsimlerde farklılıklar:

                Bu vecih, ifrad, ikil ve çoğul ile erillik ve dişillik şeklinde olur. 23/el-Mü'minun 8 de geçen "liemanatehüm"  gibi. 2/el-Baqara 70 de "teşabehe" gibi.

                4-Eşanlamlılar:

                a) Bir kelimenin yerine eşanlamlısının kullanılması. 102/el-Karia 5 de geçen "ke'l-Ihnu" yerine "ke'l-Sayf " gibi.

                b)Mahreci yakın başka bir kelimenin okunması: 56/el-Vaqıa 29 da geçen "ve talhın" yerine ve" tal'ın"  okunması gibi.

                5-Takdim-Tehir Aarklılığı:

                9/et-Tevbe 111. de geçen "ve yuktelun" "ve yektulun" kelimelerindeki kıraatlar gibi.

                6-Artırma-Eksiltme farklılığı:

                9/et-Tevbe 100 de "tecri" kelimesinden sonra "min" eklemek. 2/el-Baqara 116 da "ve kalu" daki "ve"yi kaldırmak gibi.

                7-Şive ve lehçe farklılığı:

                Fetha-imale, terkik-tefhim, hemze-teshil, idgam-kalb, erillik mim’inin işba'ı, bazı harflerin işmamı ve ve mudaraat harfinin kesre hareke ile okunması şeklinde oldu.

                İsa ve Musa'nın imale ile okunması,

                Habira, Basira kelimelerinde ra'nın terkık  ile okunması,

                23/el-Mü'minun 1 de "kad eflaha" ,72/el-Cin 1 de  "kulu hıye" 2/el-Baqara 14 de "halev ila" ayetlerinde elifin okunmayıp önceki harflerin elifinin harekesi ile okunması,

                "tı'lem" ,"nı'lem", "tısvedde" kelimelerinin harekelendiği şekilde okunması,

                "hatta hıne" nin "atta ıne" okunması,

                23/el-Mü'minun 25,54, 37/es-Saffat 174,178 deki "aleyhim daiterüs sev'i" deki alehyim'in "aleyhimu"  okunması gibi.

[33]            et-Taberi, es-Suyuti/

[34]            es-Suyuti/

[35]            et-Taberi/

[36]            el-Buhari/

[37]            el-Askalani/

[38]            et-Taberi/

[39]            1936,Mısır

[40]            el-Buhari/

[41]            İbnu Atıyye/

[42]            ez-Zemahşeri/

[43]            ez-Zerkeşi/

[44]            ez-Zerkeşi/

[45]            "Diğer 6 münzel kıraate gelince, bunları bilmemize ihtiyaç yoktur. Şayet biseydik bile zikrettiğimiz sebebelrden yine de okuyamayız."

[46]            ez-Zerkeşi, et-Tahavi şöyle der: " Yedi Harf, zauretin gerektirdiği özel bir ruhsat idi. Gerçekten de o dönemde bir kişinin kendi  lehçesini değiştirmesi  zordu.  Sonraları insanlar ve okuma yazma  bilenler çoğalınca bu zaruret ortadan kalktı. Böylece yedi harfin hükmü de ortadan kalkmış oldu ve Qur’ân'ın okunduğu tek bir harfe dönüldü."

[47]            Qur’ân'ın Anlaşılmasına Doğru, Ç. Salih Akdemir/1983  Ank, Mim Yay.s.21

[48]            Kastalani/Letaifu'l-İşarat fi İlmi'l-Kıraat, varak 14-15 ( A.Güneş'ten nakl).

[49]            et-Taberi, Ebu Seleme ibnu Abdurrahman'ın İbnu Mes'u'd'a yetişmemiştir. İbnu Hibban, el-Hakim (ö.404), Beyhaki, İbnu Abdulberr bu hadisi munkatı sayarlar.

[50]            ez-Zerkeşi, es-Suyuti/

[51]            ez-Zerkeşi/

 

 

اقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِي خَلَقَ

096_1.jpg

Ulûm el-Hikme Okulu

uho1.jpg
Copyright 2011 04-Farklı Harfler - Ulum el-Hikme Okulu. Karanlık içinde yakılan sönmeyen ışığın aydınlığında, Taqwa üzere imar edilen Umran’ı hedeflemektedir.
http://www.eskortkizlarankara.com/
Joomla Templates by Wordpress themes free