Yazdır

 

İ

BİLİMSEL CENNET’E DOĞRU 

 

İ/ 02

KAT KAT BOYUTLAR

 (Genişleyen Evren-Makro, Tabakalar)

 

1738-1822   Friedrich William Herschel

1784 -1846  Friedrich Wilhelm Bessel 

1889 -1953  Edwin Powell Hubble

1934-1996   Carl Sagan

1942-          Stephen Hawking

 

            Evren

      Târihsel Tahayyüller:

Evren’in Genişlemesi Kuram’ı

Kozmik Fon Radyasyon’u

Isı ve Hareket Yasa’sı

Moleküler Enerjiler

Özel İzafiyet Kuram’ı ve Uzay-Zaman

      Heat death, Ultimate fate, Muhtemel Sonuçlar

 

Friedrich William Herschel

1738-1822

        15 Kasım 1738’de Hannover’de (Almanya) doğdu. İngiliz Gökbilimci. Teleskop üreticisi ve Besteci.

      19 Yaşında İngiltere'ye göç edene dek, Hanover Askeri Bandosu’na Bünyesi’nde çalıştı. Sir Hershel Hayatı’nın uzun bir kısmını İngiltere'de, Slough (Berkshire Kontluğu içinde yer alan) isimli Kasaba da geçirdi ve orada öldü.(25 Ağustos 1822)

      Güneş Sistemi’ndeki 7.Gezegen olan Uranüs'ü, Uranüs'ün 2 Büyük Uydu’su Titania ve Oberon'u ve Satürn'ün 2 Uydu’su olan Enceladus ve Mimas'ı keşfetti. Kızılötesi Radyasonu keşfetmesi ve yazdığı 24 Senfoni Sayesi’nde ünlendi.

      Herschel'ın Müziğe olan ilgisi, onu Matematik ve Lensler üzerinde çalışmaya yönlendirdi. İngiliz Astronom Nevil Maskeylne ile tanışması ardından, Astronomi’ye karşı ilgisi arttı ve kendi Yansımalı Teleskopu’nu yaptı. 

      Mayıs 1773 de içerisinde Sema’yı düzenli izlemeye ve incelemeye başladı ve 1 Mart 1774 de, Satürn'ün Halkalar’ı ve Büyük Orion Nebulası'nın (M42) da dâhil olduğu İzlenimleri’ni kaydettiği bir Gökbilimi Günlüğü tutmaya başladı.

      Çift Yıldızlar:

      Herschel, bir süre’den sonra dikkatini, Gözyüzü’nde çok yakın gözüken "Çift Yıldızları" incelemeye çevirdi. Bath'taki New King Sokağı’nda bulunan Evi’nin Arkabahçesi’nden, kendisinin yaptığı, (160 Milimetrelik Aralığa, 2.1 Metre Odak Uzaklığı’na Sâhip) Newton Usulü Teleskop’u ile, 1779 de Sistematik olarak "Gökyüzü’nde ki tüm Yıldızları" aramaya başladı.. 1792 ‘e kadar olan Çalışmaları’nda birçok; Çift ve Çoklu Yıldız Sistemi keşfetti ve dikkatli Ölçümler’den sonra bu Keşifleri’ni biraraya getirerek; 1782 (269 Sistemlik 1.Kataloğu) ve 1784 (434 Sistemlik 2.Kataloğu) de, Royal Londra Topluluğu’na, 2 Adet Katalog sundu. 1821 de, 1783 de sonra yaptığı Keşifler üzerine 145 Sistem’den oluşan 3.Kataloğu basıldı. Dönemi’nin Astronomları’nın Yıldızlar’ın Hareketleri’ni Açıklamaları’nın (aslen Galileo Galilei'nun savunduguğu şekilde)  aksine, 1802 de kendi Hipotezi olan; Karşılıklı Çekim Quwwetleri’ne takılmış, Çift Yıldız Sistemleri’ni ortaya attı.  Kısaca Herchel yaklaşık olarak, doğrulanmış 800 Adet, Çift veya Çoklu Yıldız Sistemi keşfetti .Teorik Çalışmaları ve Gözlemleri; Modern Çift Yıldız Gözlemleri ve Değerlendirmeleri’nin Temeli’ni oluşturdu.

Uranüs

Herschel, 1781 Mart’ında, Çift Yıldızları ararken, Yıldız Doğası’na Sâhip olamayan bir Disk’e rasladı. Bu Cismin, asıl olarak bir Kuyrukluyıldız veya Yıldız olduğunu düşünmüş olsa da, Rus Akademisyen Anders Lexell'in  Değerlendirmeler’i Sonuc’u, bu Disk’in Yörüngesi’nin Gezegensel olduğunu ortaya çıkmış ve Sonuç olarak Herschel Satürn'ün Yörüngesi’nin ötesinde de, 7. bir Gezegen olduğu Kanısı’na vardı.  Kral III.George'un ardından bu Yeni Gezegen’i; "George'un Yıldızı" (Gerogium Sidus) olarak adlandırmış olsa da, bu İsim Kalıcı olmadı. Fransa'da "Herschel" olarak tanına bu Gezegen, bir süre sonra; Grek Mitoloji’sin de hem Gaia'nın Eş’i, hem de Zeus'un Büyükbabası olduğuna inanılan, Kozmik Güçler’e sahip, Sema’nın Tanrı’sı Uranus'ün adından adlandırıldı. Herschel bu Keşfi ile, 1781 içerisinde Copley Madalya’sı ile ödüllendirildi ve Royal Topluluğu’nun bir Üye’si haline geldi.1782 de, Kral'ın Gökbilimcisi olarak görevlendirildi. Aynı Yıl içerisinde, Buckinghamshire'a yerleşti. Burada Teleskoplar üretmeye başladı. 60'ın üzerinde Avrupa'lı Astronom’a ürettiklerini sattı.

Derin Uzay İncelemeleri:

1782 ve 1802 arasında, , kendi ürettiği 2 Teleskopu ile (610 cm odak uzaklığı/30 cm Aralık ve 610 cm Odak Uzaklığı/47 cm aralık), tekrarlanan veya kaybolan İncelemeler dışında, 2400 Derin Uzay Objesi’ni keşfetti ve bu Keşifleri’ni 3 Katalog içerisinde yayınladı.

  -Catalogue of One Thousand New Nebulae and Clusters of Stars (1786)

  -Catalogue of a Second Thousand New Nebulae and Clusters of Stars (1789)

  -Catalogue of 500 New Nebulae (1802)

Katalogları’nda ki Objeleri, Nebula olarak adlandırdı (1924 de Edwin Hubble Tarafı’ndan Nebulalar tanımlanana kadar, Büyük ve Bozuk gözüken Uzay Objeleri, Nebula olarak tanımlanmaktaydı.) ve Objeleri 8 "Sınıfa" ayırdı.

    I-Parlak Nebula

    II-Zayıf Nebula

    III-Çok Zayıf Nebula

    IV-Gezegensel Nebula

    V-Çok Büyük Nebula

    VI-Çok Sıkıştırılmış ve Zengin Yıldız Kümeleri

    VII-Çok Sıkıştırımış Büyük ve Küçük (Zayıf ve Parlak) Yıldız Kümeleri

    VIII-Kabaca Dağılmış Yıldız Kümeleri

Teleskoplar:

Kariyeri boyunca, 400'ün üzerinde Teleskop üretti. Ürettiklerinin arasında ki, en Büyük ve aynı zamanda da en Ünlü olan Teleskopu, 1.26 Metrelik Ana Ayna’ya Sâhip ve 12 Metrelik Odak Uzaklığına Sâhiptir. Dönemi’nin Aynalar’ı Mükemmel Yansıtma yapamadıkları için, Görüntü Verimliliği’ni arttırtmak adına, Herschel farqlı bir Yol izlemiş ve Bugün de Herschelian Teleskopu denilen Model’i ortaya çıkarttı. Ürettiği bu Büyük Teleskopu’nu denediği ilk Gece, 28 Ağustos 1789 de Satürn'ün Uydu’su olan Enceladus'u keşfetti, 1 Aylık Gözlem Sonucu’nda ise Satürn'ün bir diğer Uydu’su olan Mimas'ı keşfetti.

Diğer Keşifleri:

    1787 de, Uranus'ün Keşfi ardından, Gezegen’in Aylar’ı olan Oberon ve Titania'yı ve de 1789 de Satürn'ün Aylar’ı olan Mimas ve Enceladus'u keşfetti. Bu Aylar’ın Adları, kendisi tarafından değil; Ölümü’nden sonra, Oğlu John tarafından 1847 ve 1852 arasında verildi.

    -Kendisinden önce Giovanni Domenica Cassini (1666) ve Christiaan Huygens (1672) tarafından gözlemlenen Mars Qutupları’ndaki Buzullar’ın, Mars'ın Mevsimler’i ile değiştiğini gözlemledi.

    -Yıldızlar üzerindeki Çalışmaları’ndan sonra, Güneş Sistemi’nin kendisinin de bir bütün olarak Hareket ettiğinin farqına vardı ve Hareket Yönü’nü yaklaşık olarak Tespit etti.

  -Samanyolu üzerinde ki Çalışmalar Sonucu’nda, Galaksi’nin bir Disk şeklinde olduğu Kanısı’na vardı.

    -"Asteroid" Kelimesi’ni 1802 de, gözlemlediği Objeler’i tanımlarken, "Yıldıza benzer" Anlamı’nda kullanmak için, Grek Kökenli Aster (yıldız) ve Eidos (şekil, form) Kelimeleri’ni biraraya getirerek, oluşturmuş ve Gökbilimi Literatürü’ne soktu.

    -Uranüs'ün Keşfi’nin yanında, Uranus'ün Halkaları’nı da Herschel tanımladığı üzerine devam eden bir Tartışma vardır.

    -Güneş dahil olmak üzere, tüm Gezegenler’de Hayat’a inandı .

-Güneş Işığı’nın Kızılötesi Işıma Özelliği’nin Keşfi: 11 Şubat 1800'de, Güneş Lekeleri’ni gözlemlemek için, bazı Teleskop Filtreleri’ni Test etmekteydi. Çalışması sırasında, Kırmızı Filtre kullanırken, Normal’in üstünde bir Sıcaklık oluştuğunun farqına varmıştı. Bunun üzerine, bir Prizma ve bir Termometre ile Deney yapmaya karar verdi, ve Işık Spekturumu’nun farqlı Kesitleri’nde farqlı Dereceler’de Isı oluştuğunun farqına vardı. Devam eden Deneyler’i sonucu, Gözle görülen Spektrum’un dışında da Işık Formları olduğu kanısına vardı.

-Biyoloji: Bir Mikroskop kullanarak, Genel Kanı’nın tersine, Deniz Mercanlar’ın Hücre Duvarları’nın Bitkisel değil, Hayvansal bir Form’da olduğunu kanıtladı. .

 

Friedrich Wilhelm Bessel

1784 -1846

      Alman Gökbilimci, Matematikçi.

      22 Temmuz 1784’de Westphalia'da doğdu.

     Carl Gauss ile aynı Dönem’de yaşadı. 1841 de Kraliyet Gökbilim Topluluğu'nun (Royal Astronomical Society) Altın madalyasını kazandı ve 1552 Bessel Göktaşı’na Adı verildi.

     Bessel Fonksiyonu’nun Geliştiricileri’nden.

    Kanser nedeniyle 17 Mart 1846 da Prusya'da öldü.

 

Edwin Powell Hubble

1889 -1953

      ABD'li astronom. Ünlü Hubble Uzay Teleskob’u, ismi’ni O’dan alır.

      20 Kasım 1889’da ABD'de doğdu.

     Oxford Üniversitesi’nde Huquq okudu, önceleri Avukatlık yaptı. Sonra Chicago Üniversitesi’nde Astronomi okudu ve Gökbilim’e döndü. Hayatı’nın geri kalan Bölümü’nde Wilson Dağı Gözlemevi'nde çalıştı.

    1923'te, Andromeda Adı verilen bir Galaksi’yi inceledi. O zamanlar çoğu Astronom, bütün Evren’in, bizim Galaksi Samanyolu'ndan ibaret olduğunu düşünüyordu. Hubble, Andromeda Gökadası'nın Ucu’nda birtakım Yıldızlar gördü ve onların Samanyolu'nun çok ötesinde oldukları Tahmini’nde bulundu. Çalışmaları, Andromeda Gökadası'nın başka bir Galaksi olduğunu, dolayısıyla bizimkinin dışında başka Galaksiler’in de var olduğunu İspat etti. Sonra, o ve başkaları yavaş yavaş birçok Galaksi tespite başladılar.

     Hubble, Işık Tayfı’nı inceledi. Kızıl’a Kayma’nın olabilmesi için, Yıldızlar’ın bizden uzaklaşmaları gerektiğini farq etti. Galaksiler zayıfladıkça Kızıl’a Kayma’nın Artış’ı da dikkatini çekti.   

      Bigbang Teorisi’nin en büyük İspatçıları’ndan biridir. Yıldızlar’ın ve Gezegenler’in Işık Tayfı Sayesi’nde dünya’dan uzaklaştığını buldu. Daha sonra Bütün Gezegenler’in birbirlerinden uzaklaştığını buldu. Bu da Evren’in genişlediği Anlamı’na geliyordu. Aslında Einstein Teorik olarak Evren’in Durağan olamayacağını İspatlamış ancak Zaman’ın Görüşleri’ne ters düşmemek için açıklamamıştır ve bu Konu’yu Kariyeri’nin Pişmanlığı olarak açıkladı. Ve Evren’i bir Balon, üzerindeki Noktaları ise birer Gezegen olarak Qabul edersek Balon şiştikçe Gezegenler birbirlerinden uzaklaşacaktır. Buna dayanarak Balon’un Gazı’nı salarsak; yani Zaman’ı geri alırsak, Gezegenler birbirlerine yaklaşasak ve 0(sıfır) Hacim ve Sonsuz Yoğunluğu oluşturacaktı. Evren’in Başlangıcı’nda Bigbang yani Büyük bir Patlama ile olacağını Tahmin etmişti.

28 Eylül 1953’de öldü.

 

Stephen Hawking

1942-              

      8 Ocak 1942’de Oxford’da doğdu, İngiliz Fizikçi ve Evrenbilimci. Royal Society'nin ve National Academy of Sciences (Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi (N.A.S.)) üyesi.

      8 Yaşı’ndayken, Kuzey Londra'dan 20 Mil Uzak’taki St.Albans'a gitti. 11 Yaşı’nda St.Albans Okulu’na kayıt oldu. Buradan Mezun olduktan sonra Babası’nın Eski Okul’u Oxford Üniversitesi Koleji’ne Dewam etti.

      Babası’nın Tıp’la ilgilenmesini istemesine karşın, o Matematiği seviyordu. Fakat Okul’un Matematik Bölüm’ü yoktu. Onun yerine Fizik Öğreni’mi görmeye başladı. 3 Yıl sonra Doğa Bilimleri’nde 1.Ssınıf Onur Madalyası’yla ödüllendirildi.

      Hawking daha sonra Kozmoloji (Evrenbilim) üzerine çalışmak üzere Cambridge'e gitti. O zamanlar Oxford'da Evrenbilimi üzerine Çalışma yoktu. Cambridge'de Danışman olarak Fred Hoyle'u istemesine karşın Dennis Sciama atanmıştı. Doktorası’nı aldıktan sonra ilk önce Araştırma Asistanı, daha sonra Gonville and Caius College'de Profesör Asistanı oldu.

     1973'de Astronomi Enstitüsü’nden ayrıldıktan sonra Uygulamalı Matematik ve Kuramsal Fizik Bölümü’ne geçti. 1979'dan sonra Matematik Bölümü’nde Lucasian Matematik Profesör’ü oldu. Bu Profesörlük 1663 de Üniversite Parlemento Üye’si olan Henry Lucas tarafı’ndan kurulmuştu. İlk olarak Isaac Barrow sonra 1669'da Isaac Newton'a verilmişti.

      Hawking, Evren’in Temel Prensipleri üzerine çalıştı. Roger Penrose ile birlikte Einstein'ın Uzay ve Zaman’ı kapsayan Genel İzâfiyet Kuramı’nın, Big Bang'le başlayıp Karadelikler’le sonlandığını gösterdi. Bu sonuç Quantum Mekaniği ile Genel İzafiyet Kuramı'nın birleştirilmesi gerektiğini ortaya koyuyordu. Bu 1900ler’in 2.yarısının en Büyük Buluşları’ndan biriydi. Bu Birleşme’nin bir Sonuc’u da Karadelikler’in aslında tamamen Kara olmadığını, fakat Radyasyon yayıp buharlaştıklarını ve görünmez olduklarını ortaya koyuyordu. Diğer bir Sonuç da Evren’in bir Son’u ve Sınır’ı olmadığıydı. Bu da Evren’in Başlangıcı’nın tamamen Bilimsel Kurallar Çercevesi’nde meydana geldiği Anlamı’na geliyordu.

      Hawking 1960'ların Başı’nda 21 Yaşı’ndayken Tedavi’si olmayan Amyotrofik Lateral Skleroz (ALS) Hastalığı’na yakalandı. Motor Nöronlar’ın zamanla %80 ini öldürerek Sinir Sistemi’ni felç eden; ancak Beynin Zihinsel Faaliyetleri’ne dokunmayan bu Hastalık, Hawking'i Tekerlekli Sandalye’de yaşama’ya Mahkûm etti.

     1985 den bu yana Sesi’ni de yitirdi. Koltuğuna yerleştirilmdi, Yazıları Ses’e dönüştürebilen Bilgisayar’ı sayesinde İnsanlar’la İletişim kuruyor. Quantum Fiziği ve Kara Delikler’le ilgili İddiaları’yla, bugün yaşayan Bilim Adamları arasında dünyâ’da en çok tanınan İsim’dir. Kitaplar’ı, 40 Dil’e çevrildi; Evren’le ilgili Çılgın Teorik Bilgileri’ni Popüler hale getirmek için gereken Maddi Bağımsızlığı sağlayacak ve Cambridge Üniversitesi'ndeki Uygulamalı Matematik ve Teorik Fizik Laboratuvarı’nı geliştirecek kadar da sattı. Hawking, Hastalığı’yla Gizemli bir Kişilik oluşturmaktadır.

      Son Kitab’ı “Ceviz Kabuğu’ndaki Evren”de, Dünyâ’nın Büyük bir Felaket ile karşı karşı’ya kalabileceğini belirterek Uzay’da İnsan Koloniler’i kurulmasını Gündem’e getirmişti.

      Bir Fenomen hali’ne gelen ve Milyonlar’ca satan “Zaman’ın Kısa Târihi: Büyük Patlama’dan Karadelikler’e” Kitab’ı, Hawking'e asıl Şöhret’i getirmişti. İlk Kitabı’nın yayımlanmasından bu yana gerçekleşen önemli Buluşlar’ın ardındaki Sırr’ı açığa çıkaran “Ceviz Kabuğu’ndaki Evren”, “Zaman’ın Kısa Târihi”nin bir Dewam’ı sayılabilir. Yeni Kitabı’yla, Okur’u kez Gerçekler’in Kurmaca’dan daha Şaşırtıcı olduğu Teorik Fiziğin en üst Noktaları’na çıkarıyor ve Evren’in Temel İlkeleri’ne dair anlaşılır Yorumlar’da bulunuyor. İzâfiyet Kuramı’ndan Zaman Yolculuğu’na, Süper Kütle Çekimi’nden Süpersimetri’ye, Quantum Teorisi’nden M-Kuramı’na ve Bütünsel Beyin Algılanımı’na kadar Evren’in bilinen en Kışkırtıcı Sırları’na Kapı aralayan Kitap, Einstein’in “Genel İzâfiyet Kuramı” ile Richard Feynman'ın Çoklu Geçmiş Düşüncesi’ni birleştirerek Evren’de olup bitenleri tanımlayabilecek Eksiksiz ve Tek bir Teori geliştirmeye çalışıyor. Okur, Kitab’ı bir Bilimsel Eser olarak algılayabileceği gibi, rahatlıkla bir Bilim–Kurgu Romanı gibi de değerlendirebilir. Hawking'in “Karmaşık Önermeleri günlük Hayat’dan çekip aldığı Analojiler’le Resmetme Becerisi” buna imkân tanıyor.

      Einstein’dan bu yana dünyâ’ya gelen en Parlak Teorik Fizikçi olarak kabul edilir. 12 Onur Derecesi aldı. 1982'de CBE ile ödüllendirildi, bundan başka birçok Madalya ve Ödül aldı.

     Yazdığı Çocuk Kitapları’yla birlikte Çocukları etkileyip onları Evrenbilim’e Meraklandırdı. Yazdığı kitaplar çocukların hayal Dünyası’nı da genişletti.

 

Carl Erward Sagan

1934-1996

      Gökbilimci, Astrobiyolog.

      9 Kasım 1934’de ABD de Brooklyn'de doğdu. Ailesi Musevi'ydi. Babası Sam Sagan Terzi, Annesi Rache Molly Gruber Ev Kadını.

      Ünü:

     Bilim’in popülerleşmesi için yaptığı çalışmalarla da tanındı. Astrobiyoloji’nin Öncüleri’nden ve Dünya Dışı Aqıllı Varlık Araştırması’nın (SETI) ilerlemesinde büyük Katkılar’ı oldu.

      Popüler Bilim Kitapları’yla ve Yazımı’nda yer alıp sunduğu Ödüllü Televizyon Dizi’si Cosmos ile Dünya çapında tanındı.

      Eğitim’i:

      Şikago Üniversitesi'nden 1955'te Mezun oldu. 1956'da Fizik üzerine Mastır Derecesi aldı, 1960'ta Astronomi ve Astrofizik üzerine Doktora yaptı. Üniversite Öğrenciliği süresince Genetik Bilimci H.J. Muller'in Laboratuvarı’nda çalıştı.

      1960'ların Başı’nda, Bilim Adamları’nın eli’nde Venüs Gezegeni’nin Yüzeyi’nin Temel Özellikleri hakkında bile kesin Veriler yoktu. İhtimaller’i içeren bir Rapor hazırladı. Kendi Görüş’ü Gezegen’in Kuru ve Sıcak olduğu yönündeydi. Konuk Katılımcı olarak, Caltech Jet İtki Laboratuvarı'ndaki Venüs'e yapılacak Mariner Görevleri’ne, Tasarım ve Düzenleme Alanı’nda Katkı’da bulundu. 1962'deki Mariner 2 Görevi’nin Başarı’yla gerçekleştirilmesinin ardından, Gezegen hakkındaki Görüşleri, elde edilen Veriler ile doğrulanmıştır.

      1968'de Cornell Üniversitesi'ne geçmesine kadar, Harvard Üniversitesi'nde Öğretim Görevlisi olarak çalıştı. 1971'de Cornell Üniversitesi'nde Profesör oldu ve bir Laboratuvar’ın başına geldi. Güneş Sistemi'nin Keşfi için çalışan pek çok İnsansız Uzay Görevi’ni yönetti. Görev Sonrası Güneş Sistemi'ni terkedecek olan Uzay Sondaları’nın üzerine, Dünya Dışı Aqıllı Uygarlıklar’ın bulması halinde anlayabileceği Evrensel ve Değişmez bir Mesaj Koyma Fikri’ni ortaya attı. Bu Şekilde gönderilen ilk Mesaj, Pioneer 10 Sondası’nın üzerine yerleştirilmiş olan ve üzerinde Evrensel olarak anlaşılabilir Şekiller bulunan, Altın’dan bir Plaka’dır. Bu Konu’daki Çalışmaları’nı Pioneer 10'dan sonra da geliştirmeye Devam etti. Geliştirilmesine Yardım ettiği en Detaylı ve üzerinde en çok çalışılmış Mesaj, Voyager Altın Kaydı'dır. Bu Kayıt, Voyager Uzay Sondaları üzerine yerleştirilmiştir.

      Satürn'ün Uydu’su Titan ve Jüpiter'in Uydu’su Europa'nın Okyanuslar’a (Europa için Sözkonusu olan Yüzey’in altındaki Okyanuslar’dır.) Sâhip olabileceği Hipotezi’ni ilk ortaya atanlardandır. Bu Hipotez beraberinde, Europa'daki Sıvı Okyanuslar’ın Hayat için Potansiyel bir Habitat oluşturabileceği Önermesi’ni de getirmektedir. Europa'nın Yüzeyaltı Okyanusları daha sonra Galileo Uzayaracı tarafı’ndan dolaylı yollar’la kanıtlandı.

      Jüpiter'in Atmosferi’nin, Mars'taki Mevsimsel Değişimler’in ve Satürn'ün Uydusu Titan'ın Anlaşılmasına Yardım etmiştir. Sagan, Venüs'ün Atmosferi’nin Aşırı Derece’de Sıcak ve Yoğun olduğunu ispatlamıştır. Ayrıca Venüs'te Hayat’ın Karşısı’ndaki en Büyük Tehdit olan Küresel Isınma’nın, Dünya'da da her an Şiddeti artan bir Tehlike içerdiğini farq’etmiştir. Mars'taki Mevsimsel Değişiklikler’in, diğerlerinin söylediği gibi Bitki Örtüsü’nün değişmesi ile değil, Rüzgâr’la savrulan Tozlar’la ilgili olduğunu ileri sürmüştür.

      Dünya dışında Aqıllı Yaşam’ın araştırılmasından yanaydı. Bilim Dünyası’nı, Dünyadışı Aqıllı Yaşam Formları’ndan gelen Sinyalleri dinlemek için Büyük Radyo-Teleskopları kullanmaya sevk’etmiştir. Diğer Gezegenler’e Sondalar gönderilmesi gerektiğini savunmuştur. Carl Sagan, 12 Yıl boyunca Icarus Dergisi’nin Editörlüğünü yaptı. Planetary Society´nin Kurucuları’ndan. Ayrıca Sagan, SETI Enstitüsü'nün Yönetim Kurulu Üyesi’ydi.

      Carl Sagan, Büyük Çap’taki bir Nükleer Savaş’ın, Nükleer Kış denilen İklimsel Değişiklikler’e Sebep olması Tehdidi’ne karşı bir Bildiri’nin altına da İmzası’nı atmıştır. Quveyt'te Saddam Hüseyin'in Askerler’i tarafı’ndan kurulmuş olan tüten Petrol Ateşleri’nin, oluşturdukları Kara Bulutlar’la, Ekolojik bir Felaket’e yol açabileceğini öne sürmüştür. Emekli Atmosfer Fizikçi’si Fred Singer, Sagan'ın bu Önermesi’ni Saçma bulduğunu belirtmiş, bu Dumanlar’ın birkaç Gün içinde dağılacağını söyleyerek reddetmiştir. Sagan, Karanlık Bir Dünya'da Bilim’in Mum Işığı adı’yla yayımlanan Kitabı’nda, Bilimsel bir Önerme’nin hiçbir Zaman Kesin olmadığına örnek olarak, yaptığı hataların (Kuveyt ile ilgili önermesi de dahil) bir listesi’ne yer verdi.

      Ayrıca, Ay yüzeyinde bir Bomba patlatmayı amaçlayan, Birleşik Dewletler Hava Quwwetleri tarafından gerçekleştirilen Project A119 adlı bir Proje’de Araştırmacı olarak bulunmuştur.

      Drake Denklemi, birçok Dünyadışı Uygarlığın var olduğunu öngörür. Ancak, onların Varlığına dair bilimsel kanıtların yokluğu sebebiyle (Fermi paradoksu), teknolojik uygarlıkların kendilerini yok etme İhtimalleri’nin diğerlerine göre daha yüksek olduğunu söyler. Bu, Carl Sagan'ı insanlığın kendi kendini yok etme senaryolarını araştırmaya ve bunu insanlara duyurmaya itmiştir.

      Carl Sagan'ın Politik Kişiliği, Nükleer Silahsızlanma Dönemi’nde Nükleer Silah Mewkileri’nde Sivil İtaatsizlik Etkinlikleri’nde bulunan Romancı Ann Druyan ile Evlenmesi’nin ardından daha fazla su yüzüne çıktı. Amerikan Başkanı Reagan'ın "Star Wars" Program’ı olarak da bilinen Stratejik Savunma İnisiyatifi'ne karşı olduğunu belirtti. Bunun Mükemmel olacağını fakat Teknik olarak İmkânsız olduğunu, Maliyeti’nin çok Yüksek olacağını, aynı zamanda Soğuk Savaş Dönemi’nin Nükleer Silahsızlanma Anlaşmaları’yla ters düşeceğini söyledi.

     Sagan'ın düşüncelerini ifade etme kabiliyeti, pek çok insanın evreni daha iyi anlamasını sağladı. 1977-1978 de Royal Institution'da Gençler için Noel Konferansları'na katıldı. Ayrıca 1980 yılında astronominin geniş kitlelerce sevilmesini sağlayan 13 Bölümlük "Cosmos" isimli bir belgesel hazırladı.

      Ölümü:

      1997 de aynı Adla Beyaz Perde’ye aktarılan Contact (Temas) Romanı’nı yazdı.

      Alyuvarlar ile Akyuvarlar’ın Ortak Atası olan ve Kemik İliğinde üretilen Kök Hücreler’i ile ilgili bir Hastalık olan Myelodysplasia Hastalığı’ndan 20 Aralık 1996 da öldü.

 

Evren

Kâinat

      Evren/Kâinat, Uzay ve Uzay‘da bulunan tüm Madde ve Enerji Biçimleri‘ni içeren Bütün‘ün Adı‘dır. Pozitif Bilimler Açısı‘ndan Evren, Gök Cisimleri‘ni barındıran Uzay ve Uzay‘da yer alan Herşey‘in Toplamı‘dır. Dolayısıyla Modern Fizik Açısı‘ndan Evren, Sonsuz Boşluk ve bu Boşluk‘ta yer alıpta var olduğunu bildiğimiz  Bütün Atomik Âlemler‘dir.

      Enerji Dalga veya Partikülleri Homojen ve Dengeli olarak çözüldüğünde 'Varoluş' ile 'anti-Varoluş' olamayacağı ya da Toplam Karşıtlar’ı 'Yokoluş’ta' ise bir Patlama olamayacağından, Evren soğuyor mu, ısınıyor mu, Evren’in durması Sonu mudur, Büyük Patlama Evren’in Merkezi mi, Başlangıcı mıdır, başka Galaksiler ve Hayatlar var mıdır, Güneş Evren’in Merkezi’nde midir gibi Problemler Hareket veya başka deyişle Zaman’ın Populer Soruları’nı Teşkil etmiştir. Total Sıfır Enerji Evren’i.

      Evren’in Oluşumu’na Bigbang (Büyük Patlama) Teorisi’ne göre Evren, Sıfır Hacimli ve çok Yüksek bir Enerji Potansiyeli’ne Sâhip, sıkışmış bir Nokta’nın patlamasıyla oluştu. İlk Patlama nasıl oluştu Evren meydana gelmeden önce Evren’in yerinde ne olduğu ya da Evren’in neyin içinde genişlediği Soruları’na Bilimsel bir Cevap bulunamamıştır, bununla birlikte Evren Öncesi Durum, Evrendışı Varoluş hakkında Hipotezler öne sürülmüştür. Büyük Patlama Sonucu’nda 6 Yön’e dağılan Gaz Molekülleri uzun bir Dönem boyunca birbirlerinden Bağımsız Hareket ettiler. Sürekli genişleyen Evren’in her yerinde Geçerli olan Fizik Kuralları’ndan Kütleçekimi Qanunu Wasıtası’yla Bağımsız Gazlar birleşerek Galaksileri/Gök adaları oluşturdular. Aynı Evrensel Fizik Qanunu Sonucu’nda Gökadalar da birbirlerine yaklaşarak Devasa Gruplar oluşturdu. Galaksiler içinde Yıldızlar ve bazı Yıldızlar’ın Çevresi’nde Sistemler oluştu. İçinde yaşadığımız Güneş Sistemi bunlardan birisidir. Keşfedebildiğimiz Evren’de 400 Milyar’dan fazla Galaksi ve 10.1088 Yıldız olduğu Tahmin ediliyor.

      Evren çok geniş bir kalıptır. Tüm gezegenleri ve Samanyolu gibi birçok galaksiyi içine alır.

      Târihsel Tahayyüller: Karmaşık Enren Modeller’i:

      Eskiçağlar’da birkaçı dışında Bütün Astronom ve Düşünürler Dünyâ'nın Evren’in Merkezi olduğuna, Güneş, Ay ve Yıldızlar’ın Dünya'nın Çevresi’nde döndüğüne inanırlardı. Bu Evren Modeli’ne göre, Yıldızlar Kristal bir Küre’nin İç Yüzüne çakılmış gibi Durağan’dı. Buna karşılık Güneş, Ay ve 5 "Gezegen Yıldız" (Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter, Satürn) bu Durağan Yıldızlar’ın önünde Hareket hâlindeydi. Bütün Gökcisimleri, sanki bir Makine’yle çalıştırılıyormuşçasına, Değişmez bir Düzen içinde Dünya'nın Çevresi’nde dolanırdı. Eski Astronomlar Gezegenler’in bu Teorik Hareketi’ni, Güneş'in ve Yıldızlar’ın Dünya Etrafı’ndaki Günlük Dolanımı’nı açıklayabilmek için Karmaşık Evren Modeller’i geliştirdiler.

      Etkisi en uzun Süreli olan İskenderiyeli Batlamyus'tur  . MS.100ler’de yaşadı. Bugün Almagest diye bilinen Eseri’nde Gökcisimleri’nin Karmaşık Hareketi’ni açıklayan Evren Kuramı’nı ortaya attı ve Dünya'yı Evren’in Merkezi olarak kabul eder. Kuram yaklaşık 14 yy boyunca Ortaçağ Avrupası'nda tartışmasız benimsendi.

      Uzay’ın uçsuz bucaksız ve Karanlık Boşluğu’nda; Güneş'e benzer Yıldızlar’dan oluşmuş bir Galaksi’nin Ortasında yüzen Günmerkezli Güneş Sistemi Düşüncesi’nin yerleşmeye başlaması ancak 1500-1700ler’de.. Mikolaj Kopernik, Galileo Galilei ve Johannes Kepler gibi Bilginler, Dünya'nın ve Diğer Gezegenler’in Güneş'in Çevresi’ndeki Yörüngeler’de dolandığını ispatladılar. Isaac Newton, bu Gezegenler’i Güneş'in Çevresi’ndeki Yörüngeleri’nde tutan Evrensel Çekim Quwweti’nin ( Kütleçekim ) Varlığı’nı açıkladı.

     1700ler’in Sonları’nda William Herschel ve onu izleyenler de bütün Güneş Sistemi'ni içeren Samanyolu Gökadası'nı incelediler; Bulutsu (Nebula) dedikleri Soluk Işıklı Gaz ve Toz Bulutları’nı araştırarak bunlardan çoğunun gerçekte Samanyolu'nun ötesindeki başka Galasiler olduğunu Tesbit ettiler.

      1800ler’in Ortalarına doğru Astronomları; İnsan’ın Düş Gücü’nün çok ötesinde, tasarlanamayacak kadar Engin bir Evren Düşüncesi’ne götüren Önemli Gelişmeler oldu. Evren’in Sınırsız Boyutları’nın ilk Somut Gösterge’si, Alman Astronom Friedrich Wilhelm Bessel'in (ö.1846 ) o güne kadar denenmemiş bir Yöntem’e başvurarak 1838'de yaptığı bir Uzaklık Ölçümü’dür. Bessel, ilk kez Iraklık Açısı’ndan yararlanarak, Güneş ile Yakını’ndaki Kuğu 61 Yıldızı arasındaki Uzaklığı Kesin Değerleri’yle ölçtü ve inanılması güç bir Sonuç buldu. Bu Ölçüm’e göre Kuğu 61 ile Güneş arasındaki Mesafe 97 Trilyon km’den daha fazla’ydı . Yakın bir Yıldız’ın bile böylesine Şaşırtıcı bir Uzaklık’ta olması, Uzay’da yapılacak Ölçümler’de km ve Mil gibi Geleneksel Ölçü Birimleri’ni kullanışsız kıldı. Astronomlar, çok Hızlı bir Madde’nin bu Uzaklığı ne kadar zaman’da alacağını belirtmenin çok daha Kolay ve Anlamlı bir Ölçü Birimi olacağına Qarar verdiler. Saniye’de yaklaşık 300.000 km Hız’la Hareket eden bir Işık Işın’ı 1 Yıl’da yaklaşık 9.6 Trilyon km Yol alır. Işıkyılı, bugün Astronomi’nin Temel Uzunluk Ölçüsü birimidir. Bu Ölçü Birimine göre Kuğu 61, Güneş'ten 10,3 Işıkyılı Uzaklık’tadır . Güneş'e en Yakın Yıldız ise yanlızca 4,3 Işıkyılı Uzaklık’taki Proxima Centauri'dir .  

      Evren’in Genişlemesi Kuram’ı

      Kutupsal Basınçlar Sonucu yoğunlaşmış Anti-Madde ile Evren hâlen genişlemektedir. Gök Cisimleri, Evren’in genişlemesinde, birbirlerine olan Uzaklıklar’ı bakımından 2 Farqlı Davranış gösterirler. Eğer birden fazla Gök Cismi birbirlerinin Kütleçekimi’ne kapılırlarsa ya da hepsi birden ortak bir Kütleçekimi’nin Quantumu’na kapılırlarsa, bu durumda aralarındaki Mesafe birbirleriyle yahut da Ortak Çekimi altına girdikleri Kütle’yle birleşene kadar her an azalır. 1.Durum’un Etkili olmadığı diğer bütün Durumlar’da Gök Cisimleri birbirinden sürekli uzaklaşırlar. 2 Gök Cismi arası Uzaklık daha önce x Işıkyılı ise şu anda x+y Işıkyılı’dır (y>0).

      Kozmik Fon Radyasyon’u

      Mantıqen Evren çok Yoğun ve Sıcak Büyük Patlama Sonucu’nda genişlerken Galaksiler birbirinden Homojen Hızlar’da genişlemeliydi. Uzak’taki Yıldız Gökadalar’ın daha Büyük Hızlar’la birbirinden uzaklaşması Homojen Genişleme’yi de doğrular.

      O zaman Özel İzâfiyet Kuramı’na göre Işıkhızı aşılamayacağına göre en Uzaktakiler Işıkhızı’ndan küçük Sonlu bir Hız’la uzaklaşmalıydı. En Uzak’taki Galaksi’den gelen Işık, hem en Hızlı uzaklaşan hem de en Uzak Geçmiş’ten gelen Işık’tır. En uzak Geçmiş ise Evren’in oluştuğu(Tekwin) Zamanlar’dan gelen Işık’tır.

      Evren ilk Tekwini’nde Işıma serbestçe Yayılma Fırsat’ı bulduğunda yani ilk Madde öncesi Yapıtaşları’nın Boşlukları’ndan sızabildiği kadarıyla gözlemlenebilmektedir. Uzay’da her Doğrultu’da Homojen bir Işıma olmadığı gözlemlenmiştir. Fon Işıması’nın Harita’sı Gözenekli bir Yapı sergiler.

      Isı ve Hareket Yasa’sı

      Evren’de tüm Madde Yapıtaşları Atom, İyon, Anyon, Katyon ‘yoğunlaşmış düzensiz Isı Enerjileri’dir. Tüm Maddeler, Enerji’nin bir Formu’dur ve Termodinamik Qanunları’na göre işlemektedir. Termodinamiğin 3 Temel Qanunu vardır. Termodinamiğin en Basit Yasa’sı; Sıfırıncı Qanun olarak adlandırılır. Farqlı Sıcaklıklar’da 2 Cisim Isıl Bakım’dan Temas ederse Sıcak olan Cisim soğur, Soğuk olan Cisim ısınır. Sıcaklık, Madde içinde Atomlar’ın titreşmesi ile iletilir. Isı Akışı, Sıcak Cisim’den Soğuk Cisim’e doğru gerçekleşir.

      1.Qanun’u, Evren’de Temel olarak Enerji’nin yok edilemeyeceğini veya yoktan var olamayacağını söyler. Enerji sadece bir şekil’den diğerine dönüşür. Bunun Sonuc’u olarak Geçmiş’teki bir Olgu’nun Gelecek’te bire bir tekrarlanmayacağı düşünülür

      2.Yasası’na (Termodinamik'in Bilim Dalları’na da uygulanabilen) göre, Isı Enerji’si daha Soğuk bir Kaynak’tan, daha Sıcak bir Kaynağa Enerji vermeden Transfer olamaz. Bir Sistem kendinden daha Soğuk Sistem’le ısıtılamaz. Sistemler’in bu Özelliği Termodinamikçiler’in geliştirdiği "Entropi" Kavramı’yla açıklanır.

      3.Yasası (Isı Devinimi ) kısaca: “Eğer Mutlak Sıfır Noktası olan Sıfır Kelvin Derecesi’ne (yani -273 Santigrat) ye inilirse, bu Sıcaklığa inebilen tüm Parçacıklar’ın biririne Eşit Entropileri olur, 0-Noktası Enerji’si   olarak tanımlanır. İşte bu Nokta Entopi’nin Minimum’a gittiği Sıfır Entropi Noktası’dir. Bu Yasa neden bir Madde’yi Mutlaq Sıfır’a kadar Soğutma’nın İmkânsız olduğunu belirtir . Sıcaklık Mutlaq Sıfır’a yaklaştıkça Bütün Hareketler sabitleşir. Sayı’nın Sıfır değil de bir Sabit olmasının Sebeb’i, bütün Hareketler durmasına ve buna bağlı olan Belirsizlikler’in yok olmasına rağmen Kristal olmayan Maddeler’in Moleküler Dizilimleri’nin farqlı olmasından Belirsizliğin hala var olmasıdır. 3.Yasa sayesinde Maddeler’in Mutlaq Sıfır’daki Entropileri Referans alınmak üzere Kimyasal Tepkimeler’in incelenmesinde Yararlı olan Mutlaq Entropi tanımlanabilir.

      Moleküler Enerjiler

      Maddeler’in Isınması veya Soğuması bir takım Zincirleme Fiziksel Olay’dan Meydana gelmektedir. Bu Olaylar birbirini Tâkip eden Zincirleme Qazalar’a benzer. Maddeler soğurken kendinden daha Soğuk bir Ortam’la Etkileşim’e girer. Maddeler ısınırken ise kendinden daha Sıcak bir Ortam’la Etkileşim’e girer. Biz Soğuma’yı ele alalım. Bir Madde’nin soğuması için kendinden daha Soğuk Ortam’la etkileşir. Bu Etkileşim Esnası’nda olan Şeyler şunlardan ibarettir:

      Madde’nin Tanecikli Yapı’sı , yani Moleküler Yapıları veya Atomik Yapıları, Soğuk Madde’yle çarpışır. Bu Çarpışma Esnası’nda daha Sıcak olan (ve bundan dolayı daha Hareketli ve Moleküler Yapı’sı daha Serbest olan) Madde, Moleküler Yapı’sı daha Soğuk olan (yani Moleküler Yapı’sı daha az Serbest olan) Atom’a çarpar ve Soğuk Madde’nin Atomu’nun Durgunluğu nedeniyle yavaşlar. Tıpkı koşarken duran bir Cism’e çarpmak gibi. Diğer Soğuk Atom’u da hızlandırır. Bu Olay Tüm Atomlar’ın Enerjiler’i eşitlenene kadar sürer.

      Isınma da bu anlatılan Olay’ın tam tersi olur. Bu sefer Soğuk Madde’yi Sıcak Madde’nin Tanecikleri’nin Hızı’ndan dolayı hızlanması yani Isınması’dır. Sıcak olan Ortam’ın da Yavaşlaması yani Soğuması’dır.

      2 anlatılan Olay da birbirinin aynısıdır. Bu yüzden Donma- ve Kaynama Noktaları birbirine eşit’tir. Bu yüzden Buharlaşma- ve Yoğuşma Noktaları birbirine eşittir.

      Özel İzâfiyet Kuram’ı ve Uzay-Zaman

     Evren’in Alan ve bir Geçici (zaman) olmak üzere en az 3 boyutu vardır. Uzun süre Mekansal ve Zamansal Boyutlar’ın Doğa’da Farqlı ve birbirinden Bağımsız olduğu düşünülmüştür, ancak Özel İzafiyet Kuram’ı ile , Mekansal ve Zamansal Ayrımlar’ın herbir tanesinin Hareketi ile (Sınırlar içinde) Karşılıklı Çevrimler (interkonvertible) oluştuğu anlaşılmıştır.

      Heat death, Ultimate fate, Muhtemel sonuçlar

      "Makro evrende bir şey mahveden, mikro evrende içinden kaybeder." Hindu-Anonim.

      1.Açılıp kapanan Büyük Çöküş Evren Kuramı: Gold Evreni

      Evren’in İtme Gücü bitince Çekme Gücü başlayacak ve böylece büzüşecek, Gök Cisimleri çarpışarak kaynaşacak ve Büyük bir Patlama’yla Evren tekrar genişlemeye başlayacaktır. Evren, Büyük Patlama ile başlar sonra Yükselen Entropi ve Zaman’ın Termodinamik Oku genişlemeyi İşaret eder, Evren, çok Düşük Yoğunluğa ulaşınca çekilmeye başlar. Böylelikle Entropi çok fazla alçalır ve Zaman’ın Termodinamik Ok’u bu kez Ters İstiqâmet’i İşâret eder ve Evren çok Düşük Entropi çok Yüksek Yoğunluk’ta Büyük Çöküş ile sona erer.

      Büyük Patlama’nın daha önceki Büyük Çöküşler’den meydana geldiği İhtimâli’ni ortadan kaldırmamasına rağmen, Özellikle Evren’in Genişlemesi’nin hızlandığı Tespit’i ile Bilimsel Çevreler’de en çok kabul edilen 'Heath Death' Adı verilen, Evren’in en sonu’nda Isı Ölümü ile tamamen Son bulabilmesi Görüşü’dür.

      2.Evren’in Isısal Ölüm’ü ve Büyük Donma Kuram’ı

      Sıcak Patlama ve Kaotik bir Karmaşa ile var olan Evren, zaten soğumaya çalışmaktadır. Evren Genişleme’ye dewam edecek, Yeteri kadar büyüyünce Yoğunluğu Aşırı azalacak ve Sıcaklığı kararı kadar düşecek, bunun sonunda Kutupsal Graviteler Eşdeğer Düzey’e inecek ve Evren donacaktır. Big Bang'den itibaren 5 Milyar Yıl geçene kadar Evren’in Genişleme Hızı yavaş yavaş azalıyordu, fakat Genişleme’yi sürükleyen Karanlık Enerji’nin Varlığı, Evren’in Toplam kütlesi’ni yenerek gittikçe hızlanmaya başladı.